CanYücel Sohbeti, Güler Yücel ile. Muhlis Dilmaç. 0:42. Hadis: İmam Mehdi birlikte dost olunan can kardeşidir, kardeşlerine karşı şevkatli bir baba gibidir. A9 TV. 1:17. can dündar - aşk deprem gibidir. Docameron. CaN YüCeL ŞiiRi ( Can YÜCEL a poem ) DeepSea56. 2:52. Dostlar Irmak Gibiid. bextewar. CANYÜCEL BAYRAM ŞİİRİ YORUM ZAKİR KAYA Zakir KAYA Temmuz 10, 2022. Tags. Ana Sayfa Şiir Videolar Zakir KAYA. Facebook; (veya yapıldığı dönem Türkçesi ile Lozan Sulh Muâhedenâmesi ), 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre 'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Britanya İmparatorluğu , Fransız Ülkemizinen önemli şairlerinden Can Yücel, 21 Ağustos 1926 tarihinde İstanbulda dünyaya gelmiştir. Usta şairin babası ise eğitim alanında önemli bir isim olan ve bir dönem Milli Eğitim Bakanlığı da yapan Hasan Ali Yücel’dir. İlk eğitiminin ardından Can Yücel, Ankara Atatürk Lisesinde lise öğrenimini tamamlamıştır. Bu yıllarda önemli bir bilim adamı olan Gazi Bayramşiirleri kısa sayfamızda, amatör ve ünlü şairlerden bayram ile ilgili şiirler bulabilirsiniz. Tercihe göre 3, 5, 2 kıtalık veya daha uzun şiirleri okuyabilir gerektiğinde kullanabilirsiniz. Beşikteki yavru baba beklerken Can Etiketlerbaba baba sevgisi can yücel hasan ali yücel hayatta ben en çok babamı sevdim şiir. Benzer Yazılar. Dr. Bünyamin YILDIRIM Hakkında. Tarihleri belli oldu Uzman Hekim xr155 için çevirici Youtube Zorunlu Hizmet Ösym hSQNN1G. Can Yücel şiirlerinden derleme yapmak oldukça zor bir iş. Hangi şiirini alsak diğer şiirlerine haksızlık oluyor Can Baba’nın. Sizin için Can Yücel’in 20 güzel şiirinden alıntılar seçtik. Sevdiğiniz diğer Can Yücel şiirlerini yorumlar bölümünde paylaşabilirsiniz. Biz bu şiirleri derlerken Can Yücel’in basılı kitaplarından yararlandık, çünkü internet üzerinde şiirleri hakkında yanlış bilgilerin çokça dolaştığı şairlerden Can Yücel. 1. Buluşmak Üzre “Diyelim yağmura tutuldun bir gün Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek Öbür yanda güneş kendi keyfinde Ne de olsa yaz yağmuru Pırıl pırıl düşüyor damlalar Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın Dar attın kendini karşi evin sundurmasına İşte o evin kapısında bulacaksın beni” 2. Sevgi Duvarı “Baktım gökte bir kırmızı bir uçak Bol çelik bol yıldız bol insan Bir gece Sevgi Duvarını aştık Düştüğüm yer öyle açık öyle seçik ki Başucumda bi sen varsın bi de evren Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi Yalnızlığım benim çoğul türkülerim Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi” 3. Küçük Kızım Su’ya “Bir derin uykudaydım ölümün içinden Açtım ki gözlerimi Bir suyun gölgesi gibi Kendisi adeta bir suyun Ayakucumda sen oturuyorsun Şiir getirenlerin çok olsun çocuğum!” 4. Farzet Hiç Ayrılmadık “Farzet hiç ayrılmadık Gözümde tütüyor Gözümü tütsülüyorsun hala Hep birlikteyiz sanki Seninle ben ve DÜNYA” 5. Hayır “Yuvarlanan yıldızlar içinde saçlarımız, Boylarımız büyür usul usul; Duyulmasın diye gürültüler uykularda Yağmurlar yağar geceleri.” 6. Hayal Oyunu “Ellerindi ellerimden tutan Ellerimdi ellerinden tutan… Bıraktığı anda ellerimiz ellerimizi Gökyüzüne vuracaktı gölgeleri ellerimizin Kimbilir kaç martılar halinde Bir masada karşı karşıya Seyrederken dudaklarını senin Dile gelmiş ilk Türkçeydik Henüz başlamış kül rengi bahar Ne savaş, ne barıştık biz… Bu dünyaya yeni gelmiş bir diyar Manolyaya gece konmuş kumrular” 7. Bir Sen Eksiktin Ayışığı “Bileklerimizi morartmış yeni Alman kelepçeleri, Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman’dan sonra Sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik, Başımızda perensip sahibi bir başçavuş. Niğde üzerinden Adana Cezaevine gidiyoruz… Bi sen eksiktin ayışığı Gümüş bir tüy dikmek için manzaraya!” 8. Kuşlar Vardır “Kuşlar vardır, cana benzer havalarda; Soğuksa kar, baharsa yaprak; Bir başına büyür toprakta ömrümüz, Güneşle yeşil elleriyle çıplak; Nefeslerle sürüp giden yaşamamız Bir su kenarına gelir durur; Ekmekten, şaraptan öte nimetler vardır; Yürünmez öyle hep, bazen susulur.” 9. Yeşil “Gözlerini kapatır beklerdi; Yaprağa benzer ellerini, avuçlarını uzatır, Beklerdi işitinceye dek Ağacın dalında, rüzgarda; Yeşili duydu mu uyurdu Rüyasında…” 10. Güzel’e “Dün gece senin küçücük elinle yalnız yattık Yalnız senin küçücük elinle yalnızlık Kandilli ilkokulu kadar kalabalık Zilleri çaldığında düşlerinin Sınıfların kapıları ardına kadar açık Gökyüzünün, denizin, toprağın, hayalle, emeğin Haklı sınıfları” 11. Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim “Hayatta ben en çok babamı sevdim. Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk Çarpı bacaklarıyla –ha düştü, ha düşecek – Nasıl koşarsa ardından bir devin, O çapkın babamı ben öyle sevdim. Bilmezdi ki oturduğumuz semti, Geldi mi de gidici – hep, hepp acele işi! – Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi. Atlastan bakardım nereye gitti, Öyle öyle ezber ettim gurbeti.” 12. Dumanın Doğrusu “Dumanın Doğrusu Kolay gelsin vapurun dumanı! İnersin sen de birgün yeryüzüne, Benim gibi yağmur diye! İy’de edersin!” 13. Ellerimde Bir Göztaşı “Dedim, dünya gibi bulut yok dünya üstünde Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum Ne bileyim, bir türkünün böyle Veysel olduğunu Açıldım, çıkmaz bir sokak gibi, kapanınca denizde” 14. Baharın Azizliği “Kibrit çakıyorsun karanlıkta badem çiçeklerini görmek için Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift sarnıç gemisi gözlerin Bir iş açacaksın sen başımıza yangın mı olur artık, bahar mı?” 15. Cehennemin Dibi “Uğradığım meyhanelerde hep senin içimin var Ben mezesiz demleniyorum biliyorsun İçerken hep yanımda Yanımda buğulu bir bardak Bir bardak su gibi Yanımda hep sen varsın.” 16. Hayırsız Ada “Bir haftadır yok yere dolaşıp duruyordum Bir haftadır içimde bir kırlangıç fırtınası Siyahın biri konup biri kalkıyor Şişli’den taa Rami’ye kadar Her sokağın ayrı bir kanat çırpışı var Yeni Cami önlerindeydim sonra Vapur düdüklerinden anladım Bir haftadır seni ararmışım meğer” 17. Öğretmenin Düşü “Mavi bir ışık yandı gözlerimde Gökyüzü öyle yakın Çocuklar doğacak çocuklarım Ve öyle yağmur ki toprak, koklarsın Ellerim bütün hayvanlar alemi, Hangi ağacı çalsam açıyor Uzaylar uslu, Yönlerim yörük sağduyularım sol duyu” 18. Gün Yalımı “Duvar dibindeydiler bi bakış baktı Şimdi ışık yıllarında yaşıyor o çiçekler Heyt bu kadına can veren tanrım Sarı bir yatış var bütün çarşaflardan ayrı Gelirim demişti bugün için Gözlerim güneş saatinde” 19. Kar Havası “Şehir demir almış bir gemi karda Kalktı kalkacak Belki de seni bekliyoruz böyle Gene en son dakkada geleceksin” 20. Sevgili Gençlik “Öyle parçalandım ki ömrümde Sevgiyle öfke arasında, Sevgimi öfke vurdu Öfkemi sevgi kaçırdı İçim parçalandı arada Bi de bi gün baktım gökyüzüne bir bayram gecesi Bi kestane fişeği açmış yedi rengimden Yağıyorum çocukların üstüne” Facebook Yorumları Sponsorlu Bağlantılar sen benim babamsın Beni İlk Kucağına alansın Benim için Herşeyi Yaparsın Benim Canım Babam Sen Benim Kahramanımsın Örnek Aldığım İnsansın İyiki varsin Benim Canım Babam Uğur Korkalı Ekleyen Uğur Korkalı Okunma 9556 kez YORUM YAZ Yazan YorumunuzOnaylandığında görülebilir... SİZ DE ŞİİR EKLEMEK İSTERSENİZ TIKLAYIN Sayfa İçeriği; En Güzel Can Yücel Şiirleri Kısa Aşk, Can Yücel Güzel Resimli Sözler, Can Yücel Aşk Şiirleri Kısa, Can Yücel’in Anlamlı Sözleri, Can Yücel Ünlü Sözleri, Can Yücel Anladım, Sevgi Duvarı, Eğer, Bağlanmayacaksın, Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim, Unutma, Buluşmak Üzere, Biraz Değiştim, Beklenti, Çay Bardakta, Her Şey Sende Gizli Şiiri, En Güzel Can Yücel Şiirleri Kısa Aşk, Can Yücel Uzun Güzel Anlamlı Cahit Sıtkı Tarancı ŞiirleriSevgiliye En Güzel İyi Geceler Şiiri Ünlü Şair Can Yücel, Hasan Ali Yücel’in oğludur. 1926 doğumlu şair, 1999’da hayata gözlerini kapatmıştır. Arkasında sevenlerine çok sayıda şiirini bırakan Can Yücel, Türk edebiyatında en çok okunan şairler arasındadır. Bu yüzden En Güzel Can Yücel Şiirleri ve Sözleri sayfamızı sizlerin faydalanması amacıyla hazırladık. En Güzel Can Yücel Şiirleri ve Sözleri hakkında geniş bir derleme yaparak şiir okurlarının istifadesine sunduk. Sayfamızda Can Yücel Güzel Resimli Sözler, Can Yücel Aşk Şiirleri Kısa, Can Yücel’in Anlamlı Sözleri, Can Yücel Anladım, Sevgi Duvarı, Eğer, Bağlanmayacaksın, Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim, Buluşmak Üzere, Biraz Değiştim, Beklenti, Çay Bardakta, Her Şey Sende Gizli Şiiri, Can Yücel En Güzel Şiirleri Can Yücel Uzun Şiirleri, Can Yücel Özlü Sözleri, Can Yücel Şiir Sözleri, Can Yücel Ünlü Sözleri bir arada bulunmaktadır. En Güzel Can Yücel Şiirleri Kısa Aşk Her Şey Sende Gizli Şiiri Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç… Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin… Başka Türlü Bir Şey Şiiri başka türlü bir şey benim istediğim ne ağaca benzer, ne de buluta burası gibi değil gideceğim memleket denizi ayrı deniz, havası ayrı hava.. bir başka yolculuk dalından düşmek yere yaşadığından uzun bir tatlı yolculuk dalından inmek yere ağacın yüksekliğince dalın yüksekliğince rüzgarda ve bir yeni ömür vardığın çimen yeşilliğince nerde gördüklerim nerde o beklediğim rengi başka tadı başka.. Sevgi Duvarı Şiiri sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi dilimizde akşamdan kalma bir küfür salonlar piyasalar sanat sevicileri derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni yakanda bir amonyak çiçeği yalnızlığım benim sidikli kontesim ne kadar rezil olursak o kadar iyi Kumkapı meyhanelerine dadandık önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi aramızda görevliler ekipler Hızır Paşalar sabahları açıklarda bulurlardı leşimi öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri çöpçülerin elleriyle okşardın beni yalnızlığım benim süpürge saçlım ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi baktım gökte bir kırmızı bir uçak bol çelik bol yıldız bol insan bir gece sevgi duvarını aştık düştüğüm yer öyle açık seçik ki başucumda bir sen varsın bir de evren saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi yalnızlığım benim çoğul türkülerim ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi Günaydın Şiiri Şimdi ben sana, GÜNAYDIN desem, Günün aydın olur mu ? Bilemem… Ama sen bana, Bir gün desen, Günüm değil, Gecem bile aydınlanır… Buluşmak Üzerine Şiiri Diyelim yağmura tutuldun bir gün Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek Öbür yanda güneş kendi keyfinde Ne de olsa yaz yağmuru Pırıl pırıl düşüyor damlalar Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın Dar attın kendini karşı evin sundurmasına İşte o evin kapısında bulacaksın beni Diyelim için çekti bir sabah vakti Erkenceden denize gireyim dedin Kulaç attıkça sen Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan Ege denizi bu efendi deniz Seslenmiyor Derken bi de dibe dalayım diyorsun İçine doğdu belki de İşte çil çil koşuşan balıklar Lapinalar gümüşler var ya Eylim eylim salınan yosunlar Onların arasında bulacaksın beni Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya Çakmak çakmak gözleri Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı Herkes orda sen de ordasın Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim Özgürlüğe mutluluğa doğru Her işin başında sevgi diyor Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili Bi de başını çeviriyorsun ki Yanında ben varım can yücel şiirleri resimli Bir Eşi Olmalı İnsanın Şiiri Bir eşi olmalı insanın Bakarken yüreğinin kabardığı, gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı… Âşık olduğu bir eşi olmalı! Sabah gözlerini açtığında, yanında olduğunu görüp, şükürler etmeli Yaradan’a. Koklamalı saçlarını uyuyan eşine şefkatle bakıp, usulca dokunmalı yüzüne, Bir eşi olmalı insanın Varlığını hissedebilmek için parmakları titremeli, incitirim korkusuyla. Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü. Kramplar girmeli midesine, onsuzluk aklına geldikçe! Bir eşi olmalı insanın Rüzgâr onun kokusunu getirmeli, yağmur onun sesini. Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için. Akşam onu görecek diye, pırpır etmeli yüreği. Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi. Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan, eve dönerken eşi. Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli. Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine. Bir eşi olmalı insanın Yüzüne baktığında, konuşmadan anlamalı derdini, tasasını, öfkesini, sevincini, coşkusunu… Güven duymalı, her şeyiyle. Başını göğsüne koyup, huzurla uyuyabilmeli, tüm düşüncelerinden arınmış olarak. Babası, abisi, arkadaşı, dostu, sırdaşı, anası, çocuğu olmalı… Şımarabilmeli yanında. Kıskanılmalı zaman zaman da… Bir eşi olmalı insanın Sabah yolcularken işine, içi acımalı, daha yollarken özlemeye başlamalı. Seni şimdiden özledim.’ Bir eşi olmalı insanın Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla. Gözleri yollarda kalmalı ve kapıyı çalmadan açmalı. Aşkla karşılamalı, hasretle sarılmalı boynuna, özlemle koklayıp öpmeli, yıllarca uzak kalmışçasına! Hayır Şiiri Dinlensin diyedir gözlerimiz Bu önümüzde açılıp giden manzara; Bu dünya, yoruldu mu kuşlar konsun diyedir, Ve tanrılar boşluktan bıkınca. Ellerimize malum olur nedense Suların rengi balıklarıyla, çiçekleriyle, Düşünmenin huzuru ayan olur; Soğuğun sessizliği hakeza. Yuvarlanan yıldızlar içinde saçlarımız, Boylarımız büyür usul usul; Duyulmasın diye gürültüler uykularda Yağmurlar yağar geceleri. Anayasası İnsanın Kan yasası bu insanın Üzümden şarap yapacaksın Çakmak taşından ateş Ve öpücüklerden insan! Can yasası bu insanın Savaşlara yoksulluklara Ve binbir belaya karşın İlle de yaşayacaksın! Us yasası bu insanın Suyu şavka döndürüp Düşü gerçeğe çevirip Düşmanı dost kılacaksın! Anayasası bu insanın Emekleyen çocuktan Uzayda koşana dek Yürürlükte her zaman Güzel’e Şiiri Dün gece senin küçücük elinle yalnız yattık Yalnız senin küçücük elinle yalnızlık Kandilli ilkokulu kadar kalabalık Zilleri çaldığında düşlerinin Sınıfların kapıları ardına kadar açık Gökyüzünün, denizin, toprağın, hayalle, emeğin Haklı sınıfları Belki de baskın korkusuyla vefasız, akıntıya atılan Kitaplar varya onlardan Öğrenmiş Marx’ı, gümüş balıkları Ve belki de onun için o kadar, O kadar aydınlık ortalık… Sen ki çiçekleri toplamayan güzelim Çicekleri sulayan çocuk Ve ben ki buruk ve kavruk Bir ihtiyar adamım artık Öyle güzeldim ki senle, çiçeklerden çok Ve anladım, anladım ki bir daha DÜŞÜNDE BİLE GÖREMEZ İŞLER DÜŞLERİN GÖRDÜĞÜ İŞLERİ Ömür Dediğimiz Nedir Ki? Ömür dediğimiz nedir ki? Çay bardakta Soğuyana dek geçen zaman Çayınız bardakta soğumadan Tadıyla için hayatı Soğutmadan sevgileri Soğutmadan sevdaları Soğutmadan dostlukları Yaşayın doyasıya Seviyorsanız koşun ardından Beş dakika bile duracak zaman yok Kırmadan, incitmeden Sevin İnsanı Kırmaya zaman yok Çayınız bardakta soğumadan İçin çayınızı hayat geçiyor Yaşamamak yüreklere zarar…… Bi Damlacık Şiiri Duru bir yeşildi ortalık Akşam güneşi kırılmış bir mızrak boyu Ve çocuk sesleriyle iniyordu ışık, Ağlarda sanki dargın bir kılınç balığı Pullarını döküyor üstüme Bir sessizliği anlatmak için yazıldı bu şiir Belki de anmak için bi damlacık bir sessizliği Farzet Hiç Ayrılmadık Farzet hiç ayrılmadık Gözümde tütüyor Gözümü tütsülüyorsun hala Hep birlikteyiz sanki Seninle ben ve DÜNYA Hayal Oyunu Ellerindi ellerimden tutan Ellerimdi ellerinden tutan… Bıraktığı anda ellerimiz ellerimizi Gökyüzüne vuracaktı gölgeleri ellerimizin Kimbilir kaç martılar halinde Bir masada karşı karşıya Seyrederken dudaklarını senin Dile gelmiş ilk Türkçeydik Henüz başlamış kül rengi bahar Ne savaş, ne barıştık biz… Bu dünyaya yeni gelmiş bir diyar Manolyaya gece konmuş kumrular… Bağlanmayacaksın Şiiri Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. “O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları… Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. “O benim.” diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin… Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, ya da pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak… İkimizin Arasında Şiiri Bir gün şayet camsız çerçevesiz penceresiz Bir gün ben, çadır bezi bir perdeden Günlerin toz-toprak şarkısını çırparken Canevimin önünden geçersen, Bir gün şayet boynumda yem torbası hayallerim asılı Bir gün şayet samançöpü bir sokak dişlerim arasında Canevinin önünden geçersem Anlatırım nasıl nerde Bir ulu çınara takılı bir kuyrukluyıldız Bir yeşil telaşta çırpınan ışığımız Anlatırım nasıl nerde… Sonra eğilir kulağına derim Bekle Çocukken kaçırdığım uçurtma dönsün gelsin Hele çarpsın bu çerçi yükü şehirlere, Hele ürksün fincancı katırları! Yorgunluk Şiiri Kuşlar vardır, cana benzer havalarda Soğuksa kar, baharsa yaprak; Bir başına büyür toprakta ömrümüz, Güneşle yeşil elleriyle çıplak; -Uslu ayaklarla başlamış yolculuk- Yürünmez öyle, bazen durulur, Ve iner erenler katına yorgunluk; Kapanır sükun üzre kitaplar. Nefeslerle sürüp giden yaşamamız Bir su kenarına gelir durur; Ekmekten, şaraptan öte nimetler vardır; Yürünmez öyle hep, bazen susulur. Nuhun Kızı Şiiri Uzun sulardan tirenler aklkıyor Islak bir istasyona iniyorum akşamları Adım başında bir gaz`te ölüsü Bozuk bir şemsiye gibi kapanıyor gün Ve bir kapı açılıyor Senin iki kanatlı kapın Ne benim yalanlarım ne de bu haftalarca yağmur Kimseler yıkayamaz ellerinin beyazlığını Suda Şiiri Bir çift yaprakmış dalında yumuşacık Tutmuşum, tutmuşum ellerinden senin Düşmüşüz yavaşça bir sakin derenin İçindeymişik, yeşilmişik, sazmışık Balıklar gibiymiş sessiz ve karanlık, Yüzermiş saçların, yüzermiş nefesin Susarmışız öyle, bir sakin derenin İçindeymişik, yeşilmişik, sazmışık Edebiyatımızda bir idol haline gelmiş, ender şahsiyetlerdendir Can Yücel. Gerek şiirleri ve sözleri, gerek küfürleri ve rakısı, gerekse dilden dile adeta bir fıkra gibi dolaşan anıları... ***İstanbul'da, Yazko Yazar ve Çevirmenler Kooperatifi Genel Kurulu'nda, yönetim kurulu adına genel başkan Erol Toy söz alıp kürsüye gündemki 'sansür' konusuna sözü getirip, "Ben bir romancı olarak..." diye sürdürür konuşmasını. Ama bir türlü sözün sonu gelmez. Salon tıklım tıklım doludur... Uflayanlar puflayanlar... Arka sıralarda bulunan Can Yücel de, konuşma süresince, bir dışarı çıkıp bir içeri girer ve dudağına kıstırdığı sigaranın yanı sıra her çıkışında birer tek Yücel, son kez dışarı çıkıp tekrar içeri girdiğinde Erol Toy'un hala konuşmakta olduğunu fark eder. Tabii Toy da yine bildik teraneyle yeni bir paragraf açar konuşmasına"Ben bir romancı olarak..."Can Yücel bu kez dayanamaz, arkalardan o davudi ve gür sesiyle haykırır"Erol! Erol! Sen keşke kısa öykücü olsaydın!"***Can Baba bu. İnsanı adeta "can evi"nden vuran aforizmaları, kıvrak zekası ve hazır cevaplılığıyla Türk literatüründe tipik bir halk kahramanı olduğu su götürmez. Yine bir yazar arkadaşıyla birlikte otobüsle Bodrum'a doğru gitmektedir Can Yücel. Şoför, istek üzerine uygun bir yerde, beş dakikalık küçük bir ihtiyaç molası verir. Mola süresi bittiğinde, otobüste Can Yücel dışında herkes yerini almıştır. Kaptanın çıkışması üzerine otobüs muavini fellik fellik Can Baba'yı aramaya koyulur. Can Yücel, soluk soluğa elinde küçük bir paketle ortaya çıkınca yazar arkadaşı derin bir oh çekerek sorar"Neredeydin be Baba? Herkes seni arıyor!""Yok bir şey." demiş Can Yücel, "Bir küçük rakı sardırdım.""Ama kaptan küçük ihtiyaç molası verdi Şimdi bunun sırası mıydı?" diye çıkışmış yol Yücel lafı gediğine yerleştirmiş hemen"Ben de küçük ihtiyaç molası olduğundan küçük rakı aldım!"***Hiç bir küfür, onun ağzında durduğu kadar gül durmadı bir başkasının bir rakı kadehi onun elinde durduğu kadar aşina durmadı bir başkasının elinde. Ve bir yaz günü alıverdi onu günebakan çiçekleriyle koynuna "mekanım olsun" dediği Datça... Can Baba 12 Ağustos 1999'da ayrıldı onlarca şiir ve çeviri kitapları, çok sevdiği eşi, gözü yaşlı sevenleri ve bir şişe şarabı kaldı yarım...Vasiyet adlı o her mısrasından bir sıcaklık, bir muziplik ve insan sevgisi akan şiirinde şöyle der büyük ÜstadBeni kuzum Datça'ya gömün Geçin Ankara'yı İstanbul'u! Oralar ağzına kadar dolu Alabildiğine de pahalı, Örneğin Zincirlikuyu'da Bir mezar 750 milyona Burası nispeten ucuzluk Ortada kalma tehlikesi de yok Hayır dua da istemez, Dediğim gibi beni Datça'ya gömün Şu deniz gören mezarlığın orda, Gömü sanıp deşerlerse karışmam ama! Şunu çok iyi biliyoruz ki Can Baba Datça'daki ebedi mekanında, toprağın altından çok sevdiği Datça'ya bakarak her gün yeniden aşık olmaktadır... Mezar taşına konan bir kırlangıç kuşunun sabah şarkısından bilir baharın geldiğini... Ve Datçalı böceklere yeni küfürler öğretmektedir o şeker diliyle...Saygıyla, sevgiyle unutmayacağız Can Baba...Ağustos 2007Ömür Bingül Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim Ya da asla birini severken karşılığını beklemedim. Dostluğuma değer biçmedim sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim. Sevdiysem sonuna kadar gittim bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim. Bazen çok kırıldım bazen belki de kırdım. Ama hata insana mahsustur dedim. Affettim af diledim. Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yinede affettim. Onlar belki beni saflıkla yargıladılar. Belki de içten içe sinsice güldüler. Ama asıl unuttukları şuydu; Ben aldanmadım..! Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar/ Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için/ Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için./ Oysa ben hiç insan kaybetmedim./ Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar… Yaşayınca Anladım Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım. Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış, Kendi yolumu çizdiğimde anladım.. Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil.. Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.. Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış, Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.. Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, Neden hiç ağlamadığını anladım.. Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş, Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım.. Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş, Çok acıttığında anladım.. Fakat, hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını, Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım.. Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet, Yüreğini elime koyduğunda anladım.. ”Sana ihtiyacım var, gel ! ” diyebilmekmiş güçlü olmak, Sana ”git” dediğimde anladım.. Biri sana ”git” dediğinde, ”kalmak istiyorum” diyebilmekmiş sevmek, Git dediklerinde gittiğimde anladım.. Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan, Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım.. Özür dilemek değil, ”affet beni” diye haykırmak istemekmiş pişmanolmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım.. Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş, Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış, Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.. Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi, Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım.. Sevgi emekmiş, Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş… Can YüceL

baba ile ilgili şiirler can yücel