Genellikle; ezberleme, görsel-mekânsal bellek gerektiren işler; bazı çocuklar, erken yaşta okuma-yazma, belli teknik-kategorik alanlarda üstün yeteneklilik, sosyal ilişki gerektirmeyen bazı alanlarda (ör, elektronik aletler, bilgisayar vs.) başarı gösterirler. 23. Nasıl tedavi edilir? (1) Özel eğitim;
Duygusal Yoksunluk Şeması ve Duygusal Yoksunluk Türleri Duygusal yoksunluk şemasına sahipseniz, temel duygusal ihtiyaçlarınızın, hayatınızdaki önemli insanlar (ebeveyn, eş, arkadaş vb.) tarafından giderilemeyeceğine dair içsel bir inanç taşırsınız.
İnsanoğlunun en eski ve en güçlü duygusu korkudur,en eski ve güçlü korku ise bilinmeyenin korkusudur.” H.P.Lovecraft Kitabımız KADAVRA MEVSİMİ-Cüneyt Candaş-4
Şema terapi eğitimi alan uzmanlar tarafından uygulanan modelin özü; birden fazla psikoterapi modelinin bir araya getirilmesidir. Yani terapi seansları boyunca bütüncül şekilde gelişim ve psikoterapi teknikleri iç içe uygulanır. Bunlar arasında bilişsel, davranışsal, psikodinamik ve Gestalt terapi gibi pek çok farklı yöntem
UzunSüreli Yoksunluk Nedir? Duygusal beslenme ihtiyacını karşılayamayan bebekler, dış uyaranlara geç ve güçlükle cevap verebilirler, genellikle çevreye karşı ilgisiz olabilir ve kafa sallama, vurma gibi uyarıcı tepkiler verebilirler. Bebek Depresyonu Nasıl Tedavi Edilir?
hfScSi. Üstelik tüm bunlar eşik altı düzeyde, bilinçaltımızda yani biz fark etmeden gerçekleşir. Şemalarımız bize neyi görüp neyi görmeyeceğimizi, masada konuşulan diyalogta hangi sözü işitip işitmeyeceğimizi, bir durum karşısında nasıl davranacağımızı, bir sorunla ne şekilde baş edeceğimizi söyleyen gizli suflörlerimiz Fulya KAYA TEZEL Tarih2010 Şema terapi, kendimizle ve diğer insanlarla ilgili olarak geliştirdiğimiz bu uyum bozucu şemaların tespit edilmesi ve değiştirilmesini konu edinir. Jeffrey Young tarafından geliştirilmiştir. Şema terapi değiştirilmesi zor, kişinin hayatına yayılmış, çocukluk ve ergenlik döneminde belirgin kökenleri bulunan, kronik yani uzun süreli, tekrarlayıcı psikolojik problemler için tasarlanmıştır. Çok çeşitli terapi tekniklerini birleştiren bütünleştirici bir teori ve tedavi yaklaşımıdır. Şema Terapide Terapi Süreci Şema terapinin temel amacı, danışanların mevcut problemlerinin kökeninde yatan şemalarını tespit etmek ve bunları değiştirerek temel ihtiyaçlarına sevgi-bağlanma, hareket özgürlüğü, eğlenebilme, kendini ifade edebilme ve gerçekçi limitler oluşturma sağlıklı yollarla ulaşmasına yardım etmektir. Şema terapi sürecinde iki temel aşama vardır 1- Değerlendirme Ve Eğitim Aşaması Bu aşamanın temel amacı, danışanın durumunu değerlendirme; danışanı, problemleri hakkında ve şema terapi hakkında eğitmektir. Bu aşamada danışanın hayatının merkezindeki şemalar tespit edilir, bu şemaların hayatındaki olumsuz etkileri ortaya konulur, danışanın şemaya ait duygularla temas etmesi sağlanır, işlev bozucu başa çıkma tepkileri ve modları tespit edilir. Problem listesi ve terapi hedefleri oluşturulur. Bununla birlikte problem durumunun şema terapi için uygunluğu değerlendirilir. Şema terapiye uygun olmayan durumlar için farklı yöntemler kullanılır ya da danışana uygun yardım için yönlendirmede bulunulur. Şemalar, başa çıkma tepkileri ve modlar belirlenirken danışanın yaşam öyküsünden, imajinasyon çalışmalarından vb. yararlanılır. Bunun yanı sıra çeşitli ölçekler kullanılır. 2- Değişim Aşaması Şema terapide değişim en temelde 4 temel alan üzerinden sağlanır Bilişsel Alan, Yaşantısal Alan, Terapi İlişkisi Alanı ve Davranış Kalıpları Alanı. Her alan için, kendine has yöntem ve teknikler kullanılır. Uygulama her alanı ayrı ayrı ele almak yerine, holistik/bütüncül bir anlayışla gerçekleştirilir. Şematerapi ŞT, değiştirilmesi zor, çocukluk ve ergenlik döneminde belirgin kökenleri bulunan psikolojik rahatsızlıklar için geliştirilmiş, terapide bilişsel, davranışçı, kişiler-arası ve yaşantısal teknikleri birleştiren bütünleştirici bir kuram ve tedavi yaklaşımıdır. JeffreyYoung ve arkadaşları tarafından klasik bilişsel-davranışçı terapilerin tedavi etmekte zorlandığı kronik ve karektorolojik rahatsızlıkların tedavi edilmesi amacıyla geliştirilmiştir. Young ve arkadaşları, 2003. ŞT, bilişsel-davranışçı, bağlanma, nesne ilişkileri, yapılandırmacı, psikanalitik ve Geştalt gibi farklı ekollerden çeşitli teknikleri bünyesinde barındırır. Kaynağını bilişsel- davranışçı yaklaşımdan alsa da genel anlamda bilişsel-davranışsal kuramın genişletilmiş halidir Young ve arkadaşları,2003. ŞT modelinde kronik karektorolojik bozuklukların temelinde kişiler arası sorunların yattığı kabul edilir ve bireyin özellikle kişiler arası ilişkilerine odaklanarak terapi süreci ilerletilir. Terapi hastaya bağlı olarak kısa, orta ya da uzun dönemde gerçekleştirilebilir. Genellikle psikotropik ilaç tedavisi ve bilişsel-davranışçı terapiyle birlikte yürütülür. Young ve arkadaşları 2003. Young ve arkadaşlarına göre şema terapinin temel amacı bireyin mevcut problemlerinin kökeninde yatan şemaların tespit edilmesi ve bunları değiştirerek temel ihtiyaçlarına sevgi-bağlanma,hareket özgürlüğü,eğlenebilme,kendini ifade edebilme ve gerçekçi limitler oluşturma sağlıklı yollarla ulaşmasına yardımcı olunmasıdır. ŞT süreci, değerlendirme ve eğitim aşaması' ve değişim aşaması olmak üzere iki temel aşama üzerinden ilerler. Değerlendirme aşamasında erken dönem uyum bozucu şemalar baş etme biçimleri ve tepkileri şemaların çocukluk ve ergenlik kökenli, işlevsiz yaşam örüntülerinin değerlendirilmesini amaçlanır. Bunun için kişisel bildirim, deneysel, davranışsal ve kişilerarası ölçümler kullanılır. Değişim aşamasında ise uyum bozucu şemalar ile işlevsiz baş etme biçimleri ve modlar değiştirilmeye çalışılır. Bu amaçla bilişsel, deneysel, davranışsal ve kişilerarası teknikler kullanılır. ŞT eksen 2 bozukluklarının ve kronik eksen 1 bozukluklarının tedavisinde etkilidir. ŞT'nin kronik depresyon ve anksiyetinin, yeme bozukluklarının kronik çift problemlerinin, tatmin edici yakın ilişkileri korumadaki uzun süreli rahatsızlıkların tedavisindeki etkinliği kanıtlanmıştır. Young ve arkadaşları 2003. Kaynak Kaya-Tezel, F., Tutarel-Kışlak, Ş., Boysan, M. 2015. Relationships between Childhood Traumatic Experiences, Early Maladaptive Schemas and Interpersonal Styles. Arch Neuropsychiatr 2015; 52 226-232. ERKEN DÖNEM UYUM BOZUCU ŞEMALARIN KÖKENLERİ Erken dönem uyum bozucu şemların gelişimi temel olarak birbirleri ile ilişkili iki bileşenin etkisi altındadır; kalıtım ve yaşanan çevre Karahan, 2006. i Temel Duygusal İhtiyaçlar ŞT kapsamında çocukluk döneminde karşılanması gereken bazı temel bahsedilmektedir. Kişinin sağlıklı ve uyumlu gelişimi için çocukluk dönemindeki bu ihtiyaçların işlevsel bir biçimde karşılanması gerektiği belirtilmektedir. Bu ihtiyaçların karşılanmaması, engellenmesi ya da aşırı karşılanması gibi durumlarda ise erken dönem uyum bozucu şemaların geliştiği ileri sürülmektedir. Young, 1990; Young ve ark.,2003. Bu temel ihtiyaçların karşılanması çocuğun mizacı ve erken dönem yaşantılarıyla da ilişkilidir. Bu ihtiyaçların, yoğunluğu ya da önceliği kişiden kişiye değişse de her insanda var olan evrensel ihtiyaçlar olduğunu belirten Young ve arkadaşları, 2003 5 temel ihtiyaç tanımlamıştır. 1. Diğerlerine güvenli bağlanma güvenlik, durağanlık, beslenme ve kabul görmeyi içerir 2. Otonomi, yeterlik ve olumlu kimlik algısı 3. Duygu ve ihtiyaçları ifade etme özgürlüğü 4. Spontanlık kendiliğindenlik ve oyun 5. Gerçekçi sınırlar ve özdenetim ii Erken Dönem Yaşantılar Çocuğa zarar veren deneyimlerin yukarıda belirtilen temel duygusal ihtiyaçların doyumuna ilişkin sorunlar yaratacağı şüphesizdir. Bu bağlamda çocuklukta yaşanan travmatik deneyimlerin erken dönem uyum bozucu şemaların birincil kaynağı olarak kabul edilmesi hiç de şaşırtıcı değildir. Young ve arkadaşlarına 2003 göre çocuğun aile ortamının dinamikleri aynı zamanda o Çocuğun tüm dünyasının dinamiklerini oluşturmaktadır. Aslında yetişkin bir birey erken dönem uyum bozucu şemalarını tetikleyen herhangi bir durumla karşılaştığında Çoğu zaman yaşanan şey o kişinin çocukluğuna ait, genellikle ebeveynle yaşanmış bir sahnenin draması gibidir. Çocuğun ebeveyn ya da bakım vereniyle olan erken ilişkilerinin önemi bağlanma kuramı gibi birçok kuram tarafından kabul edilmektedir Caner, 2009. Bu bağlamda istismarcı, duygusal olarak soğuk, reddedici ya da aşırı izin verici, sınırsız, kuralcı, aşırı düşkün, cezalandırıcı tarzda ebeveynlerin erken dönem uyum bozucu şemaların gelişimine kaynaklık ettiği belirtilmektedir Young ve ark., 2003. Ayrıca Young 1990 yaşamın ilk dönemlerinde, aile içinde gelişmiş olan şemaların yaşamın sonraki dönemlerinde oluşan şemalardan çok daha güçlü ve yaygın etkilere sahip olduğunu ileri sürer. Çocuk büyüdükçe yaşadığı çevre, bağlı olduğu kültürel değerler, okul ve iş çevresi, arkadaşları gibi aile ortamı dışındakiler de bazı uyumsuz şemaların gelişimine katkıda bulunabilir ancak Young 'in sayıtlısına göre bir şema ne kadar erken gelişmişse o kadar güçlüdür Caner, 2009. Young ve arkadaşları 2003 ŞT modelinde şema gelişimini hızlandıran 4 tip erken dönem yaşam deneyimi tariflemişlerdir. Bunlar; 1- İhtiyaçların zarar verici biçimde engellenmesi Çocuğun sevilme, kabul görme gibi temel ihtiyaçlarının hiç karşılanmaması ya da çok az karşılanması olarak tanımlanır. Bu durumda çocuk çok az olumlu yaşantıya sahiptir ya da hiç olumlu yaşantısı yoktur. Young ve arkadaşları 2003 erken dönem çevrede karşılaşılan bu tür yoksunlukların çocuğun 'Duygusal Yoksunluk' ya da `Terkedilme' şemalarını geliştirmesine sebep olacağım ileri sürer. Bu bağlamda, yürütülen bu çalışmada özellikle çocuk ihmalinin `Duygusal Yoksunluk' ya da `Terkedilme' şemaları ile ilişkili olabileceğine dair bulgular elde edilmesi beklenmektedir. 2- Travmatize edilme ya da Kurbanlaştırılma Bu durumda çocuk direkt olarak zarar verici bir eyleme maruz kalır ya da kurbanlaştınlır ki Young ve arkadaşları 2003 bu durumda 'Güvensizlik / Suistimal Edilme', `Kusurluluk/ Utanç' ya da 'Tehlikeler karşısında dayanıksızlık' şemalarının gelişeceğini ileri sürer. 3- İhtiyaçların gerektiğinden fazla karşılanmaya çalışılması, aşırı korunma ve aşırı doyurulma Çocuk için ölçülü düzeyde alınmasının daha sağlıklı olacağı bazı ihtiyaçların ebeveyn tarafından aşırı düzeyde sunulması olarak tanımlanabilir Caner, 2009. Böyle bir durumda çocuğun gerçekçi sınırlar ve otonomi ihtiyaçları karşılanmamaktadır. Aşırı korumacı ve manipulatif ya da aşırı izin verici ebeveynlik biçimleri sonucu ortaya çıkar. Bu durumda gelişecek şemaların `Bağımlılık/Yetersizlik', Büyüklenme, Grandiosite' olduğu söylenmektedir. 4- Seçici İçselleştirme / Önemli Diğeriyle Özdeşleşme Çocuğun seçici olarak ebeveyninin düşüncelerini, deneyim ve davranışlarını içselleştirmesi ve özdeşim kurması olarak tanımlanmaktadır. Çocukken babasından dayak yiyen bir çocuğun babasının agresif tutum ve davranışlarını içselleştirip kendisinin de istismarcı olması buna örnek verilebilir. Ancak gerçekte bu uç örneğin aksine çocuklar ebeveynlerinin bazı davranışlarını içselleştirirken bazılarını ise içselleştirmezler. iii Duygusal Mizaç Her bireyin doğuştan getirdiği yegane, diğerlerinden farklı bir kişiliği olduğuna ve kişiliğin biyolojik temellerinin önemine dair birçok araştırma bulgusu vardır. İşte bazı bebekleri daha agresif, bazılarına daha hareketli, bazılarının da daha utangaç yapan bu mizaç farklılıklarıdır. ŞT modelinde mizaç özelliklerinin doğuştan geldiği ve yalnızca psikoterapi ile değiştirilemeyeceği belirtilmektedir. ŞT modelinde duygusal mizacın acı veren, travmatik çocukluk yaşantılarıyla etkileşime girerek şemaların oluşumunu sağladığı belirtilmektedir. Farklı mizaçların çocukları farklı yaşam olaylarına ittiği de ileri sürülmektedir. Örneğin agresif mizaca sahip bir çocuk şiddet eğilimi olan bir ebeveyni pasif mizaçlı çocuktan daha fazla provoke edecek ve ebeveynin istismarcı özelliklerini daha kolay tetikleyebilecektir Young ve ark., 2003. Bununla birlikte, Young ve arkadaşlarının 2003 gözlemine göre aşırı derecede olumlu ya da olumsuz çevre mizaçtan üstün olabilmektedir. Örneğin besleyici ve güvenli bir ortam utanaç bir çocuğun bile arkadaş canlısı ve sıcakkanlı olmasını sağlayabilir. Sonraki bölümde ŞT kapsamında tanımlanan şema alanları ve erken dönem uyum bozucu şemalar aktarılmaktadır. Erken Dönem Uyum Bozucu Şemaların Özellikleri Nelerdir? ŞT çevresinde Young ve arkadaşları 2003 tarafından erken dönem uyum bozucu şemaların doğasının aşılmasını kolaylaştıran bazı ortak özellikler betimlenmiştir. Aşağıda bu ortak özellikler üzerinde durulmuştur. Erken dönem uyum bozucu şemalar çocukluk ve ergenlik döneminde tekrarlayıcı şekilde yaşanan zarar verici deneyimlerden oluşmaktadır. Bununla birlikte bu şemalar çocuklukta yaşanan travmalarla ilişkili olsa da her uyum bozucu şemanın kökeninde çocukluk travması yoktur. Yani çocukluk travması erken dönem uyum bozucu şemanın oluşması için bir gereklilik değildir. Çocukluk ve ergenlik döneminde oluşan bu şemalar daha sonra yaşanan olaylarla tetiklenerek aktive olmakta ve kişinin davranışlarına yön vermektedir. Birey yaşadıklarını, tetiklenen şemanın süzgecinden geçirerek yorumlayıp, buna göre hareket etmektedir. Bilişsel tutarlılık' eğilimi nedeniyle birey şemalarıyla ters düşen durum ya da olaylarla karşılaştığında ise, çeşitli başa çıkma stratejilerini kullanarak bilgiyi çarpıtmakta ve şemalarıyla uyumlu hale getirmektedirler. Bu durum gittikçe şemaların değişime daha da dirençli hale gelmelerini sağlamaktadır. Bu durum şemaların hayatta kalma savaşı olarak adlandırılabilir. Kaynak Kaya-Tezel, F., Tutarel-Kışlak, Ş., Boysan, M. 2015. Relationships between Childhood Traumatic Experiences, Early Maladaptive Schemas and Interpersonal Styles. Arch Neuropsychiatr 2015; 52 226-232. ERKEN DÖNEM UYUM BOZUCU ŞEMA NE DEMEKTİR? Erken dönemde uyum bozucu şemalar kişinin çocukluk ve ergenlik döneminde kendiliğine ve diğerlerine dair geliştirdiği, uzun vadede ise bireyin psikolojik uyumunu genel yaygın bilişsel temalardır. Bununla birlikte bu şemalar sadece bilişsel düzeyde gelişmekte kalmayıp; anılar, duygular ve bedensel duyumlardan da oluşur. Kişinin yaşamı boyunca gittikçe karmaşıklaşır ve önemli bir dereceye kadar işlev bozucudur. Erken dönem uyum bozucu şemalar çocuğun çevresindeki gerçekliğe dayalı temsiller olarak kabul edilir. Genellikle çok güçlü olan ve erken dönemde gelişen temalar, çekirdek aile içinde ortaya çıkarlar. Sonraki dönemde gelişen şemalar çok güçlü ve yaygın değillerdir. Lewis,2005;young ve ark., 2003; Harris ve Curtin, 2002. Kaynak Kaya-Tezel, F., Tutarel-Kışlak, Ş., Boysan, M. 2015. Relationships between Childhood Traumatic Experiences, Early Maladaptive Schemas and Interpersonal Styles. Arch Neuropsychiatr 2015; 52 226-232.
Yaşamın üç evrensel aşaması vardır doğarız, yaşarız ve ölürüz. Ancak bireysel yaşantılar bu evrensel aşamalardan geçerken birbirlerinden ciddi farklılıklar gösterirler. Lisanstaki ilk dersimizde hocamız bir söz söylemişti ’ Dünya’da insan sayısı kadar psikoloji vardır.’’ O zamanlar bu sözden çok etkilenmiştim. Ancak gerçek anlamını meslekte deneyim kazandıkça daha iyi anladım. Aynı ailede doğmuş olsak bile genetik, psikolojik, sosyolojik ve yaşantısal faktörler sonucunda birçok anlamda farklılıklara sahip olsa bile aslında hepimizin evrensel temel ihtiyaçları var sevilme, güvenlik, bakım, koşulsuz kabul edilme, bağımsızlık, ihtiyaçları ve duyguları ifade etme özgürlüğü ve gerçekçi sınırlara sahip bir dünyada yaşama. Bu ihtiyaçlar herkeste ortak olmakla birlikte, bu ihtiyaçların şiddeti kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Bu duygusal ihtiyaçlarımız çocukluktan itibaren bulunmaktadır ve birçoğu çocuklukta daha bir yetişkinin çocukluktan gelen duygusal ihtiyaçlarını anlayabilmesi ve karşılayabilmesi gerekmektedir. Çocuklukta bakım verenler tarafından karşılanmamış duygusal ihtiyaçlar, yetişkinlikte de bireyin kendisi tarafından karşılanmadığı takdirde bazı psikolojik rahatsızlıklar yaşanabilmektedir. Bu nedenle Şema Terapi’nin amacı bu bireylere kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri konusunda yardımcı Terapinin gelişimi kısa süreli tedaviler sonucunda başarı elde edilmesine rağmen rahatsızlıkların tekrarlanma oranlarının yüksek olması sonucunda başlamıştır. Bu yöntem farklı ekollerin tekniklerinin birleştirilmesiyle geliştirilmiştir. Şema Terapi yapısı itibariyle kısa süreli bir terapi değildir. Danışanın ihtiyacına göre orta ve uzun vadede uygulanabilmektedir. Şema terapinin ilk aşaması danışanın problemlerini tanımak, problemleriyle bağlantılı olarak yaşam öyküsünü dinlemek, şemalarını anlamak ve bireyin problemleriyle şemalarını bağlantılandırmaktır. İlk aşama yaklaşık olarak 5 seans sürmektedir. Diğer aşamalar ilk aşamadaki bilgilere göre yapılandırılmaktadır. Ancak bütün aşamalarda genel olarak danışanın uyumsuz baş etme biçimlerine, terapist-hasta ilişkilerine, duygusal tekniklere, karşılanmamış duygusal ihtiyaçları keşfetmeye ve bu ihtiyaçları karşılamanın öğrenilmesine, psikolojik problemlerin çocukluk ve ergenlik temellerinin anlaşılmasına Nedir? Psikoloji literatüründe şema, kişinin günlük yaşam deneyimlerini anlamlandırdığı genel biçimde düzenlenmiş herhangi bir yapı, plan olarak tanımlanabilmektedir. Şemalar çocukluktan itibaren oluşmaya başlamaktadır. Bazı şemalar olumlu ve uyumlu iken, bazıları olumsuz ve uyumsuz olabilmektedir. Özellikle olumsuz çocukluk yaşantıları, travmalar, ihmal, istismar gibi durumlarda gelişen şemalar yetişkinlikte anksiyete, depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların yanı sıra kişilerarası problemlere de yol açmaktadır. Bu şemalar anılardan, duygulardan, bilişlerden ve bedensel duyulardan oluşmaktadır. Bireyin davranışları ise şemalarla ilişkili olarak oluşmaktadır ancak şemaya ait değildir. Şema kişiye zarar verse bile şema yaşantısı kişi için rahat ve tanıdıktır. Bu nedenle şemaların değişmesi zor olmaktadır. Çünkü şemalar kişi için öncelikli bir gerçekliğe sahiptir, kişiler günlük yaşantıları şemalarına göre algılamaktadırlar ve ilişkilerini buna göre düzenlemektedirler. Bu yüzden çocuklukta kişiye zarar vermiş durumlar, yetişkinlik hayatında istenmediği halde tekrarlanmaya devam eder. Örneğin, soğuk ve sevgisiz bir aile ortamında büyüyen bir yetişkin, her ne kadar bu durumdan rahatsız olsa da yetişkinliğinde duygularını ifade etmekte açısından psikolojik rahatsızlıkları ele alırken şemaları 4 grup üzerinden değerlendirmekteyiz. Bu 4 grupta toplam 18 tane şema bulunmaktadır. Bu gruplandırma, giderilmemiş duygusal ihtiyaçlara odaklanılarak hazırlanmıştır Grup Ayrılma ve Dışlanma/ReddedilmeBireyin diğer kişilerle olan ilişkisini etkileyen bu gruptaki şemalar, daha çok güvenli bağlanma biçimi üzerine odaklanmaktadır. Bu kişiler sosyal ve duygusal ilişkilerinde güvende hissetmek, sevilmek, ait hissetmek gibi ihtiyaçlarının karşılanmayacağını düşünürler. Bu gruptaki şemalar çoğunlukla çocukluk dönemindeki travmatik yaşantılarla istismar, reddedilme, izole aile yapısı gibi ilişkilidir Terkedilme/İstikrarsızlık şeması, güvensizlik/suistimal edilme, duygusal yoksunluk, kusurluluk/utanç, sosyal izolasyon/yabancılaşma, bağımlılık/yetersizlik, dayanıksızlık, yapışıklık/gelişmemiş benlik, başarısızlık. Grup Zedelenmiş SınırlarBu gruptaki şemalara sahip bireyler çocukluk çağında bakım verenleri tarafından çok fazla serbest bırakılmışlardır. Aile içi disiplinde eksiklik vardır, sorumluluk alma, işbirliği yapma gibi beceriler öğretilmemiştir. Bu nedenle bu şemalara sahip bireyler sorumluluk alma, işbirliği yapma, kişisel amaçlar yaratma ve bu amaçlara ulaşmayı yönetme gibi konularda zorluk yaşamaktadırlar Hak görme/büyüklenmecilik ve yetersiz özdenetim şemaları. Başkalarına YönelimlilikBu şemalar, kişinin kendi ihtiyaçlarını göz ardı etme pahasına karşı tarafın ihtiyaçlarına, isteklerine ve duygularına odaklanmasına sebep olmaktadır. Bu şemalara sahip bireyler için önemli olan karşı tarafın sevgisini ve onayını almaktır. Bu nedenle ihtiyaçlarla birlikte öfke gibi duygular da bastırılır. Bu kişiler şimdiki hayatlarında olduğu gibi çocuklukta da ailelerinden ilgi almak, onlar tarafından sevilmek için kendi ihtiyaç ve duygularını bastırmak durumunda kalmışlardır. Bu gruptaki şemalar boyun eğicilik, kendini feda ve onay arayıcılık şemalarıdır. Aşırı Tetikte Olma ve Baskılama/KetlemeGenellikle beklentileri yüksek, cezalandırıcı bir aile yapısı sonucunda ortaya çıkan bu gruptaki şemalar bireyin katı ahlaki davranışlara sahip olmasına sebep olmaktadır. Bu kişiler performans gerçekleştirme konusunda kendilerine karşı aşırı talepkardırlar, katı kuralları vardır. Yakın ilişkiler kurmak, mutlu ve sağlıklı hissetmek adına kendi ihtiyaçlarını, duygularını bastırma eğilimindedirler. Mükemmelliyetçilik, kurallara katı bir şekilde uyma, performans gösterme konusunda endişe duyma, kötümser olma, duyguları bastırma, mutlu olmak ve iyi hissetmek adına bu duyguları olumsuz etkileyecek durumlardan kaçınma bu gruptaki şemalara sahip bireylerin genel özellikleridir. Bu gruptaki şemalar şunlardır Olumsuzluk/karamsarlık, duygusal baskılama/ketleme, yüksek standartlar/aşırı eleştirme, cezalandırıcılık Klinik Psikolog Yaşar Emre Ertürk
Çocuklarda duygusal yoksunluk toplumda gittikçe belirgin bir hal aldı. Ebeveynlerin uzun çalışma saatleri sebebiyle ailecek geçirilen zamanlar her geçen gün daha da azalıyor. Peki küçük çocuklar bundan nasıl etkilenir?Büyüme çağındaki çocuklar için anne ve baba ilgisinin eksikliği çok zararlıdır. Sağlıklı duygusal ilişkiler kurmak, ilgi ve şefkati de beraberinde getirdiği için çocuk gelişiminde en az beslenme ve eğitim kadar gibi çocuğunuzun da güzel kelimeler duymaya, öpücüklere, kucaklaşmaya ve şefkate ihtiyacı vardır. Sevgiyi farklı şekillerde dile getirmek çocuğunuzun beyin gelişiminin tamamlamasını Duygusal Yoksunluk AnlaşılmayabilirÇocuğunuzun, bütün gün evde sizinle birlikte olduğu için herhangi bir yalnızlık yaşamadığını ve duygusal yoksunluk riskinin bulunmadığını düşünüyorsanız yanılıyor olabileceğinizi belirtmekte fayda duygusal bağlarını kuvvetlendirmek için yeteri kadar zaman ve emek harcamayan bir aile, duygusal ilişkilerinde problemler yaşamaya kendinize, çocuğunuza nasıl daha sağlıklı duygular aşılayabileceğinizi sorarsanız verebileceğiniz en basit cevap ailecek kaliteli zaman geçirmek başarmak için ailece yaptığınız planlarda, ailedeki herkesin hatırlamaya değer keyifli anılar paylaşabileceği eğlenceli aktivitelere yer oynamak, ödev yapmak ve yemek hazırlamak birlikte keyif almanız için güzel her zaman önemli olan, birlikte ne kadar zaman geçirdiğiniz değil, ne kadar kaliteli zaman Duygusal Yoksunluğun BelirtileriDuygusal olarak yoksun olan bir çocuk bazı belirtiler ve psikolojik düzensizlikler gösterebilir. Bunlardan bazılarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz. Anksiyete. Anksiyete, hem yetişkinleri hem de çocukları etkileyen bir duygusal yoksunluk belirtisidir. Hiçbir zaman odaklanamamak, sürekli yemek yeme ihtiyacı hissetmek ve sabırsızlık çocuklarda ilgi ve şefkat eksikliğinin en büyük belirtileridir. Dil ve sosyal zeka gelişiminde zayıflık. Doğru dil gelişimi çocukluk döneminde iyi eğitilmekten geçer. Bir diğer önemli etken de insanlarla etkileşim kurmaktır. Eğer çocuğun ev içindeki sosyal becerileri sosyalleşme zayıflığından ve ilgi eksikliğinden dolayı sağlıklı ve güçlü değilse diğer çocuklara göre kendini ifade etmekte daha çok zorlanabilir ve dil gelişimi daha yavaş olur. Tepkilerini kontrol edememek ve agresif tepkiler vermek. Tepkiler, duygular tarafından kontrol edilir. Eğer bir çocuk tepkilerini kontrol etmekte zorlanıyorsa, davranışlarında ani değişiklikler görülüyorsa ya da agresif tepkiler veriyorsa ilgi eksikliği yaşayıp yaşamadığını belirlemek ve bunları kontrol altına almak sizin sorumluluğunuzdadır. Birlikte duygusal bağlarını kuvvetlendirmek için yeteri kadar zaman ve emek harcamayan bir aile duygusal ilişkilerinde problemler yaşamaya eğilimlidir. Başkalarına karşı güven eksikliği. İlgi ve sevgiden yoksun bir çocuğun kendi ailesinden olsa bile başkalarına karşı güven duyması çok zordur. Kendini yanlış anlaşılmış hissedebilir ve duygusal açıdan güçlük çekmemek için kendini dış dünyaya kapatır. Dikkat vermede zorluk. Bir çocuk anne ve babasıyla anlayış dolu bir ortamda yeteri kadar zaman geçirirse algılanmanın önemini anlar ve erken yaşta ona yöneltilenlere dikkat etmeye başlar. Fakat çocuğunuz dikkat vermede zorluk yaşıyorsa bunu duygusal yoksunluğun bir belirtisi olarak düşünebilirsiniz. Duygularını doğru bir biçimde ifade etmeyi bilememek. Duyguları kontrol ve ifade etmek kolay değildir ve duygusal olarak yoksun olan çocuklar için bu daha da zordur. Duygusal yoksunluğu olan bir çocuk hislerini nasıl kontrol altına alacağını bilemez çünkü bu hiçbir yetişkin tarafından öğretilmemiştir. Bu tip çocukların kişilik özellikleri düzeltilmedikçe bu problemler hayat boyu onu rahatsız ifade etmeyi bilmeyen bir çocuk, zaman içinde birkaç sosyal beceriye sahip, bencil ve duygusal olarak bağımlı bir yetişkin olur.
Unknown 439 PM 0 yorum Duygusal Yoksunluk Şemasının Genel Sunumu Duygusal yoksunluk şeması, insanların sahip olduklarını fark etmemelerine rağmen, terapistlerin en çok karşılaştıkları şemadır. Bu şemaya sahip insanlar terapiye çoğunlukla yalnızlık, acı ve üzüntü duygularıyla gelirler; ancak çoğunlukla bu duyguların nedenine dair net fikir taşımazlar. Duygusal yoksunluk şemasına sahipseniz, temel duygusal ihtiyaçlarınızın, hayatınızdaki önemli insanlar ebeveyn, eş, arkadaş vb. tarafından giderilemeyeceğine dair içsel bir inanç taşırsınız. Bu içsel inanç/kabul etrafınızdaki insanların tepkileriyle uyumsuz olabilir. Yani, etrafınızdakiler sizin duygusal ihtiyaçlarınıza cevap verme çabası içinde olsalar bile siz bu durumu sahtelik ya da gerçek dışılık olarak algılayabilirsiniz. Söz konusu ihtiyaçlar arasında ilgi, sevgi, duygusal sıcaklık, anlaşılmak, dinlenilmek, önemsenmek, rehberlik vb. gösterilebilir. Duygusal yoksunluğun 3 türünden bahsedilebilir Size bakacak, size önem gösterecek, dokunma ya da kucağına alma gibi fiziksel ilgi gösterecek kimsenin olmadığını hissetmeniz ilgi yoksunluğunun, kim olduğunuzu ve nasıl hissettiğinizi anlamaya çabalayacak ya da sizi gerçekten dinleyecek kimsenin olmadığını hissetmeniz empati yoksunluğunun ve size yol gösterecek ve koruyacak kimsenin olmadığını hissetmeniz de korunma yoksunluğunun göstergesi olabilir. Duygusal yoksunluk şeması genelde Aşırı Fedakarlık ŞemasınaBaşkaları için aşırı derecede fedakarlıkta bulunma bağlıdır. Aşırı fedakarlık şemasında önceliğiniz karşınızdakinin ihtiyaçları, beklentileri olur. Kendinizi onun ihtiyaçlarını gidermekle sorumlu hissedersiniz. Söz konusu fedakarlık ikili ilişkilerde olması gerekenin ötesinde, sizi zorlayıcı, zamanla kullanılmışlık duygusu hissettirebilen, kendi ihtiyaçlarınızı unutturacak bir tutumdur. Aşırı fedakarlık şemasında, bir ilişki içinde görece dengede olması gereken duygusal alış veriş sizin aleyhinize olacak şekilde gerçekleştirilir. Dolayısıyla kendinizi unutacak ve unutturacak şekilde fedakarlık zamanla size yoksunluk duygusu yaşatacaktır. Karakteristik Duygusal Yoksunluk Davranışları Duygusal yoksunluk şemasına sahipseniz duygusal ihtiyaçlarınızı önem verdiğiniz kişilerden talep etmez, sevgi ya da rahatlık arzularınızı dile getirmezsiniz. Başkalarına odaklanır fakat kendiniz için çok az şey söylersiniz. Temelde hissettiğinizden daha güçlü hareket eder ve duygusal ihtiyaçlarınız yokmuş gibi davranarak duygusal yoksunluğunuzu artırırsınız. Karşı taraftan duygusal destek beklemez ve talep etmediğiniz için de elde edemezsiniz. İlişkilerinizde bir anda kendinizi unutulmuş bulabilirsiniz; ya da unutulduğunuzu fark edemezsiniz bile. Her hastalığın Şemaları psikolojik anlamda hastalıklı yanlarımız olarak düşünebiliriz kendini yaşatacak uygun ortamlara ihtiyacı vardır. Siz de duygusal yoksunluk şemasında hayatınıza aldığınız kişileri duygusal olmayan ya da duygusallık gösteremeyenlerden seçebilirsiniz. Çoğunlukla soğuk, mesafeli ve benmerkezci kişileri önemli kişi olarak seçersiniz ki bu size duygusal açıdan daha da yoksun hissettirir. Bu şekilde ilişkinizin başındaki, ihtiyaçlarınızın karşı taraftan anlaşılamayacağı ve giderilemeyeceği yönündeki içsel kabulünüz gerçekleşmiş olur. Siz bu durumu kader ya da talihle izah edebilirsiniz; ancak psikoloji literatüründe bu duruma “kendini gerçekleştiren kehanet” deniyor. Yalnızlık sizin için çekici olabilir. Başkalarından herhangi bir şey beklemediğiniz için içten içe alacağınıza dair umudunuz olmadığı için yakın ilişkilerden uzak kalır bazen de tamamen kaçınırsınız. Duygusal yoksunluk şemasına sahip bazıları, duygusal ihtiyaçları giderilmediğinde aşırı talepkar olabilir ve istediklerini elde edemediklerinde de aşırı öfkeli davranabilirler. Bu kişilerde narsistikbenmerkezci yapılanma görülebilir. Bu kişiler çok güçlü “hak görme” duygularına sahip olabilirler. Bunlar için istedikleri şeyler doğal olarak onların hakkıdır ve karşısındaki kişiler bu haklarını onlara vermelidirler. Kendileri ise karşılarındakinin duygusal ihtiyaçlarını pek önemsemezler. Bu şemaya sahip insanların az bir kısmındaki diğer bir eğilim aşırı muhtaç şekilde davranmaktır. Bunlar ihtiyaçlarını çok şiddetli şekilde histriyonik başkalarının gözüne sokacak şekilde, ağlama, bayılma vb. yollarla dile getirirler. Karşı tarafın en ufak bir ilgisizliği bu kişiler için felakettir. Onlara göre ilgi ya var ya da yoktur. Bu gruptaki insanlar çok fazla psikosomatik semptomlarbaş ağrısı, migren, mide ağrısı, migren gibi fiziksel şikayetlera sahip olabilirler. Bu hastalıkların ortaya çıkışındaki temel amaç sekonder kazançkarşı tarafın ilgisini çekmektır. Ancak kişiler bu tutumu bilinçli olarak değil bilinç dışı bir etkiyle sergilerler. Duygusal Yoksunluk Şemanızın Kökeninde Neler Olabilir? Anneniz veya babanız soğuk ve duygulanımlarını gösteremeyen birisi olabilir. Size yeterince sarılıp, fiziksel şefkat gösterememiş olabilir. Çocukluğunuzda, daha önemli veya değerli görülen başka biri nedeni ilekardeş gibi sevildiğinizi ve değer verildiğinizi hissedememiş olabilirsiniz. Anneniz veya babanız size ihtiyacınız olan zamanı ve dikkati sunamamış; o çocuk dünyanızda ihtiyaçlarınızı yeterince anlamamıştır. Sizinle gerçek bir ebeveyn-çocuk iletişimine girememiştir. Anneniz veya babanız zor durumlarınızda sizi yeterince avutamamıştır. Bu nedenle siz de kendi acınızı dindirmeyi veya diğer insanların sizi avutmasını kabul etmeyi öğrenememişsiniz. Dolayısıyla ihtiyaçlarınız giderilmediğinde ortaya çıkan acı sizin için katlanılmaz oluyor. Ebeveyniniz size uygun rehberlik yapamamış veya kendinize bir yön bulmanızı sağlayacak desteği verememiştir. Hayatınızda güvenebileceğiniz sağlam bir dayanağınız olmamıştır. Bu durumda karar vermek sizin için çok zor ve riskli bir süreç haline gelir. Özel Dikkat! Duygusal Yoksunlukta Şema Kimyası Şemanın İlişkinize Etkisi Şema Kimyası kavramı, şemalaren temel, olumsuz psikolojik yapılanmaların kendilerini sürdürücü özelliklerinin tutumlarımıza/ilişkilerimize yansımasını ifade eder. Buna göre şemamıza uygun olan kişiler hayatımıza olumsuz etki etse bile bize daha çekici gelebilirler. Buna göre ya şemamıza uygun kişileri hayatımıza alıyor ya da ilişkimizde şemamıza uygun davranışlar sergiliyoruz. Duygusal Yoksunluk Şemasına sahipseniz ilişkilerinizle ilgili şu tür yaşantılarınız olabilir Eşinize karşı ihtiyaçlarınızı dile getirmezsiniz. Ya onun sizi anlamasını beklersiniz ki bu gerçekçi bir beklenti değildir ya da siz dile getirdikten sonra yapılanların bir anlamı olmadığını düşünürsünüz. Ne hissettiğinizi eşinize anlatmadan onun duygularınızı anlamasını beklersiniz. Eşiniz tarafından anlaşılmadığınızda ise hayal kırıklığı yaşarsınız. Bu hayal kırıklığı eşinize küsmenize ya da öfke duymanıza yol açabilir. Duygusal anlamda çok güçlü olmaya çalışırsınız, Kendinize, eşinizin sizi koruyacağı veya yönlendireceği kadar bile “incinebilir” olma izni vermez, duygusal acı ile aranıza duvar örersiniz. Duygusal ihtiyaçlarınız giderilmediği için kızgın ve ısrarcı davranışlarınız olabilir. Bu durum eşinizin size yeterinde duygusal destek sunmamasından kaynaklanabileceği gibi sorunlarınızı eşinizle paylaşmamış olmanızdan da kaynaklanabilir. Size yeterince ilgi göstermediği için eşinize suçlayıcı davranabilirsiniz. Suçlayıcılık ve eşinizin buna vereceği olumsuz tepki ilişkinizi zamanla çıkmaza sokabilir. Bazen uzaklaşır, kendi içinize kapanırya da kaçar, ulaşılmaz olursunuz. Bu durum eşinizin de sizden uzaklaşmasına yol açabilir ve ilişkiniz kopabilir. Gideremediğiniz duygusal ihtiyaçlarınızı fiziksel şikayet, ağrı, can sıkıntısı vb. olarak dile getirebilirsiniz. Ancak bu yolları bilinçli olarak değil bilinçdışı olarak kullanırsınız. Duygusal Yoksunluk Şemasında Terapi Amaçları Duygusal Yoksunluk Şemasının terapisindeki temel amaç duygusal ihtiyaçlarınızı fark etmenize ve bu ihtiyaçların doğal ve insani olduğunu kabul etmenize yardımcı olmaktır. Pek çoğumuz şu ya da bu sebeple doğal ihtiyaçlarımıza yabancılaşmış olabiliriz. Bu durumda da hayatımızda neyin eksik olduğunu anlayamaz sadece eksikliğin sonuçlarını yaşarız. Terapideki bir diğer hedef, doğal duygusal ihtiyaçlarımızı sağlıklı yollardan giderebilmeyi öğrenmektir. İhtiyaçlarımıza cevap verebilecek eş seçmek, ihtiyaçlarımızı dile getirmeyi öğrenmek, ihtiyaçlarımızı gideremediğimizde sabretmeyi ve kendimizi avutmayı öğrenmek bu yollardan bazıları olabilir. Category hobi
Son güncelleme Şub 29, 2020Duygusal Yoksunluk Nedir? Ne Derece YaşıyoruzHepimiz duygu nedir iyi biliriz. Duygu nedir bilmeyen insanlardan hep kaçarız. Hatta hayat arkadaşımızı, arkadaşlarımızı seçerken hep duygu yüklü olmasına dikkat ederiz. Ailemizden duygularını bizlere yansıtmalarını bekleriz. Bütün bunlara dikkat ederken kendi duygusallığımızı da gözden geçirebildik mi acaba? Ne kadar duygu yoğunluğu içindeyiz? Veya ne kadar duygu yoksunluğu yaşıyoruz? Duygusal yoksunluk nedir? Yoksun olmak her ne olursa olsun bize eksiler getirir. Duygusal yoksunlukta bu eksilerden biri. Bu yoksunluğu acaba biz mi çevremize yaşatıyoruz? Yoksa etrafımız mı bizi bu yoksunluğa itiyor. Bazen dokunsalar bile ağlayacak gibi oluyoruz. Aslında o an fark etmiyoruz ama duygusal bir eksiklik yaşıyoruz. Mesela genelde aileleri ayrı olan bireyler arkadaşlarına daha çok bağlıdır ya da ailesinde duygusal yönden doyulmayan şeyler varsa arkadaşlarda bu doygunluğu yaşamak isterler. Doyurulmayan duygular telafi edilmeye çalışılır. Fakat bazen yanlışı düzeltirken başka yanlışlarla karşı karşıya gelebiliriz. İnsanoğlu yaşı kaç olursa olsun duygusal olarak hep çocuk gibidir. Yetişkin bir insan bile uzanan bir ele mutlulukla bakar. Yaşlılar bu elden bile yoksun oldukları için daha hassastırlar. Dikkat edin duygusal yönden yoksun kalan insanlar hep mutsuzdurlar. Aslında istedikleri çok küçük şeylerdir. Âmâ yaraları çok büyüktür. Böyle insanlar tanımadıkları kişilerden bile duygusal. Beklenti içine girerler. Dikkat ederseniz kimsesiz insanların istedikleri tek şey bir yuva kurmaktır. Çünkü yoksun kalan içindeki boşluk yalnızlıktır. Ve ya okumayan bir kimse hep okumuş insanlara imrenerek bakar. Çünkü o yoksunluğunu hiçbir şeyle dolduramaz. Fakir bir ailenin çocuğu ilerde hep evladının oyuncaklarıyla oynar. Çünkü yaşı ne olursa olsun yoksun kalan içinde kalır. O halde biz evlatlarımızı, ailemizi, eşimizi, arkadaşlarımızı ve hatta kendimizi bile yoksunlukla yoksul bırakmayalım. Kendimizi dahi hep duygusal zenginlikle şımartalım ne çıkar. Varsın zengin olan duygularımız olsun.
duygusal yoksunluk şeması nasıl tedavi edilir