3eZQD2. RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA Öncelikle genelde İslam müfessirlerinin yanlış algıladıkları ve yanlış anlattıkları bir ayetin tefsirini yapmaya çalışalım. يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا 4/1-Yâ eyyuhân nâsuttekû rabbekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisâânisâen, vettekûllâhellezî tesâelûne bihî vel erhâmerhâme. İnnallâhe kâne aleykum rakîbârakîben. 4/1- Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve yine kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah’tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. Kuran’da geçen ayetin, hem orijinal Arapça metnini, hem Türkçe okunuşunu, hem de mealini vermeye çalıştım. Arapça bilmek ayrı bir ilim, Kuran’ı anlamak ayrı bir ilimdir. Asıl sıkıntı olan kelimelerin ne söylediği değil ne söylemek istediğini konu ve Kuran bütünlüğü içerisinde doğru anlaşılamama sıkıntısıdır. Şimdi Kuran bütünlüğü içerisinde sörf yaparak bir tek nefis kelimesine Kuran’ın ne anlam yüklediğini ve bir tek nefisin kim olduğunu yakalamaya çalışalım. Kuran içerisinde bir tek nefisten yaratılma olayı dört ayette zikredilmiştir. Şimdi dört ayet içerisinde bir tek nefis kelimesinin ne anlama geldiğini anlamaya çalışalım. 4/1- Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve yine kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah’tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. 6/98- O, sizi tek bir nefisten yaratandır. Sizin için Bir karar kalış ve emanet olarak konuluş yeri vardır. Kavrayabilen bir topluluk için ayetleri birer birer açıkladık. 7/189- O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu eşini örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla bir süre gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah’a dua ettiler “Eğer bize salih bir çocuk verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız.” 7/190- Ama O, onlara Adem’in çocukları erkek ve kadınlara salih bir çocuk verince, kendilerine verdiği şey konusunda Ona ortaklar kılmaya başladılar. Allah, onların şirk koştuklarından Yücedir. 39/6- Sizi tek bir nefisten yarattı, sonra ondan kendi eşini var etti ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra bir başka yaratılışa dönüştürüp yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, mülk O’nundur. O’ndan başka İlah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz? Genel olarak bütün İslam müfessirleri İlk insanın yaratılışı hakkındaki bilgileri günümüzde insanlar eliyle yazılmış ve Allah’tan gelmiş olan vahiy orijinli Tevrat tahrif edilerek günümüzde dolaşan Tevrat’tan almışlardır. Aynı zamanda İslam toplumları da Tevrat’taki bilgilerle inancını devam ettirmektedir. Genelde kabul gören anlayış şöyledir. İlk olarak Allah Âdem’i yarattı onun sağ kaburga kemiğinden Havva’yı yarattı. İkisi evlendiler. Her doğan çocuklar ikiz hem de biri kız biri erkek olarak doğmaktadır. Âdemin şeriati olarak aynı batından doğan çocuklar biri birleri ile evlenemez ama başka batından olanlar biri birleri ile evlenebilirler. Diyerek Allah adına Allah’tan olmayan Bir din bir şeriat uydurmuşlardır. Oysa Allah’ın insanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa nebiler aracılığı ile göndermiş olduğu dinin adı İslam teslim olanların adı da müslümandır. Tek bir ümmet ve tek bir şeriat içerisinde olanlar Allah’tan gelen vahiy orijinli dini kabul eden ve onları hayatları ile bütünleştirenlerdir. 5/47- İncil sahipleri Allah’ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır. 5/48- Sana da Ey Muhammed, önündeki kitapları doğrulayıcı ve ona bir şahid-gözetleyici’ olarak Kitab’ı Kur’an’ı indirdik. Öyleyse aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva istek ve tutkularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak bu, verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir. Ayette geçen” . Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak bu, verdikleriyle sizi denemesi içindir.” İfadesi Bir tek ümmet bir tek şeriat sadece Allah’ın nebiler aracılığı ile göndermiş olduğu vahiylerle hayatlarını yaşayanlardır. Onun dışındakiler ayrı ayrı şeriat ve ümmettirler. O zaman bütün peygamberlerin getirmiş oldukları vahiy doğrultusunda yaşayanlar bir ümmet ve şerait içerisindedirler. Onun dışında kalanlar ise ayrı ayrı ümmet ve şeriat içerisindedirler. Yani her peygamberin kendilerinden öce gelenleri doğrulaması ve tasdik etmesi kendilerinden sonra gelecek olan nebileri müjdelemesi Birisine haram olan diğer peygamberlere de haram birisine helal olan diğer peygamberlere de helal anlamına gelmektedir. 16/118- Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. Burada Dikkat çekilmesi gereken Allah Yahudilik dinini göndermediği Musa kavminin vahiy orijinalinden sapan insanların Allah’ın haram kıldığını kendilerine helal, helal kıldığı bazı şeyleri de kendi kendilerine haram kılmışlardır. 7/157- Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de geleceği yazılı bulacakları ümmi haber getirici Nebi olan elçiye Resul uyarlar; o, onlara marufu iyiliği emrediyor, münkeri kötülüğü yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır. Demek ki, Âdem peygambere Musa, İsa, Peygamber ve kavmine haram olanlar Muhammed peygambere de haramdır. Onlara helal olanlar Muhammed peygambere de helaldir. Yukarıda ayetlerde bahsedilen Allah’tan gönderilmiş olan Tevrat ve İncil, bu günkü insanlar eliyle yazıp bozdukları Tevrat ve İncil değil, Allah’ın Musa ve İsa’ya indirmiş olduğu vahiy orijinli Tevrat ve İncil’dir. Allah’ın göndermiş olduğu bütün peygamberlerde haram ve helal farklılığı yoktur. Şimdi diyecekler ki; Allah Musa’ya İsa’ya getirmiş olduğu dini nesh etti yerine İslam dinini getirdi. Asla bu doğru değildir. Bu ifadeler büyük bir yanılgı ve sapmadır. Konunun düzgün anlaşılması açısından biraz nesh etme üzerinde durmak istiyorum. NESİH NEDİR? 2/106- Biz, daha hayırlısını veya bir benzerini getirinceye kadar hiçbir ayeti nesh etmez hükmünü yürürlükten kaldırmaz veya unutturmayız. Bilmez misin ki Allah, gerçekten her şeye güç yetirendir. Ayet kelimesi, Allah’ın nebilere gönderdiği vahiyler anlamında kullanıldığı gibi, Allah’ın kâinat içerisinde yaratmış olduğu bütün varlıklar için de kullanılmıştır. Yani Musa’ya ve İsa’ya Gelen vahyi bilgiler olduğu gibi, aynı zamanda bu vahyi bilgilere uygun olanlar ve olmayanlar da ayet olarak geçmektedir. Yani Musa’ya ve İsa’ya haram kılınanı helal, helal kılınanı da haram kılan toplumların yanlış davranışları da Kuran içerisinde ayet olarak tanımlanmaktadır. Bir ayetle Allah’ın nesh ettiği bir şeyin Allah’ın haram kıldığı değil, vahyin orijinalinden saparak kendi zan ve tahminlerince Allah’ın helal kıldığı bir şeyi kendi kendilerine haram kılmalarıdır. 6/146- Yahudi olanlara her tırnaklı hayvanı haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları’ nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız. Sakın ola ki Allah Musa’ya indirdiği dini Yahudilik dini olarak sanmayın. Musa’ya Gelen dinin adı da İslam Muhammed’e gelen dinin adı da İslam’dır. Yahudi’yiz diyen Musa dininden saparak kendilerine göre din uyduran insanlardır. İşte Allah İsa ile Yahudi olanların yapmış oldukları yanlış inanç ve uydurmalarını düzeltmektedir. Muhammed ile de Hıristiyan olanların uydurdukları dini Allah düzelterek yerine doğruları getirmektedir. İşte Araf suresi 157. Ayette geçen ifade şudur. “o, onlara marufu iyiliği emrediyor, münkeri kötülüğü yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor.” Ayette Bahsedilen” temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor.” Yani Musa ve İsa’ya helal edilip de insanların haramlaştırdığı, Haram edilip de helalleştirdiği bazı şeyleri tekrar eski haline getirmesi anlamında olarak anlatmıştır. Yoksa yukarda vermiş olduğum ayet örneği ile çelişirdi. 16/118- Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. Yukarıda vermiş olduğum ayetler ve açıklamalardan da anlaşıldığı gibi, Nesh etme olayı, Allah’ın Muhammed’den önce göndermiş olduğu vahiy orijini din ile çerçevelenen helal ve haramlar değildir. Nesh edilen Yahudi ve Hıristiyanların vahiyden saparak ortaya koydukları bazı vahye uymayan haram ve helalleridir. Bu açıklamalardan sonra Kuran’nın Konuşma dili çözülmeden ve bir ayete veya bir kelimeye Kuran’ın ne anlam yüklediği tespit edilmeden Konuları ve ayetleri doğru olarak anlamak, asla mümkün değildir. 4/1- Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve yine kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah’tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. Ayette geçen,” Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan” İfadesinde Bir tek nefis hangi anlamda kullanılmıştır? Eğer bir tek nefis İlk insan ilk peygamber olan âdem anlamında kullanılmış ise, Şu ayetleri nereye koyacağız? 7/189- O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu eşini örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla bir süre gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah’a dua ettiler “Eğer bize salih bir çocuk verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız.” 7/190- Ama O, onlara Adem’in çocukları erkek ve kadınlara salih bir çocuk verince, kendilerine verdiği şey konusunda Ona ortaklar kılmaya başladılar. Allah, onların şirk koştuklarından Yücedir. Eğer Peygamber olan Âdem olmuş olsaydı sizce şöyle diyebilir miydi? “Ama O, onlara Adem’in çocukları erkek ve kadınlara salih bir çocuk verince, kendilerine verdiği şey konusunda Ona ortaklar kılmaya başladılar.” Bu ifade eğer peygamber olan Âdem tarafından söylenip ve yapılmış olsaydı, Allah’ın peygamberler hakkında söylemiş olduğu ayetlerle çelişkiye düşerdi. 33/ 38- Allah’ın kendisine farz kıldığı bir şeyi yerine getirmede peygamber üzerine hiçbir güçlük yoktur. Bu, Daha önce gelip geçen ümmetlerde Allah’ın bir sünnetidir. Allah’ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir. 33/39- Ki onlar o peygamberler Allah’ın risaletini tebliğ edenler, O’ndan içleri titreyerek-korkanlar ve Allah’ın dışında hiç kimseden korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah yeter. 3/ 80- O, melekleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi emretmez. Siz, Müslüman olduktan sonra, size küfrü mü emredecek? 3/81- Hani Allah peygamberlerden kesin bir söz misak’ almıştı “Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız.” Demişti ki “Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?” Onlar “İkrar ettik” demişlerdi de “Öyleyse şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım” demişti. 3/84- De ki “Biz Allah’a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve torunlarına indirilene, Musa’ya, İsa’ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik. Onlardan hiçbiri arasında ayrılık gözetmeyiz. Ve biz O’na teslim olmuşlarız.” Ayetlerden anlaşıldığı gibi, Peygamberler, Asla Allah’a ne şirk koşarlar ne de insanlara Allah’a şirk koşmayı emrederler. O zaman Araf suresinde bahsi geçen, tek bir nefis olan İlk insan ve ilk peygamber olan âdem ve eşi değil, Ancak insanların genel olarak adam soyundan olan âdemler ve insanlardır. Yine Âdem kelimesinin Kuran’da iki farklı anlamda kullanıldığını anlamamız gerekir. Birisi İnsanlar içinden nebi ve resul olan Âdem Onu Kuran diğer Âdemlerden şöyle ayırmaktadır. 3/ 33- Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti; Bu Âdem diğer peygamberlere yüklenilen sıfatlar ne ise ona da yüklenmiştir. Kendisi ne şirk koşar ne de insanlara şirk koşmayı emreder. 5/ 116- Allah “Ey Meryem oğlu İsa, insanlara, beni ve annemi Allah’ı bırakarak iki İlah edinin, diye sen mi söyledin?” dediğinde “Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka Sen onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sende olanı bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri gaybleri bilen Sensin Sen.” Bu ifadeler İsa peygamberinin annesini ve kendisini insanlara ilah olarak kabul edin demediğini ancak insanlar onları ilah olarak kabul ettiklerini anlatmaktadır. Yine son nebi ve resulün asla kendi keyfine göre ne bir sözde ne de bir eylemde bulunamayacağını Kuran şöyle anlatır. 69/ 43- Alemlerin Rabbinden bir indirilmedir. 69/44- Eğer o, Bize karşı bazı sözleri uydurup-söylemiş olsaydı. 69/45- Muhakkak onun sağ-elini bütün güç ve kudretini çekip-alıverirdik. 69/46- Sonra onun can damarını elbette keserdik. Ayetlerden anlaşıldığı gibi, Tek bir nefisten yaratıldı ifadesi nebi ve resul olan Âdem olmadığı kesindir. Yine tek bir nefis kelimesinin ne anlama geldiği hakkında Kuran’da sörf yaparak, bilgi vermeye çalışalım. Şems suresinde İnsanın nasıl bir varlık olduğunu Kuran şöyle tanımlar. 91/ 7- Nefse ve ona bir düzen içinde biçim verene’, 91/8- Sonra ona fücurunu sınır tanımaz günah ve kötülüğünü ve ondan sakınmayı ilham edene andolsun. 91/9- Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. 91/10- Ve onu isyanla, günahla, bozulmalarla örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır. Nisa birinci ayette bahsedilen “tek bir nefis” şems suresinin yedi ile onuncu ayet arasında karşılığını bulan anlam şöyle olmalıdır. Yani her insan hem takva yoluna eğilimli hem de fısk ve fücur yoluna eğilimli aklıyla nötr bir varlıktır. Bunun erkek ve kadın olması hiçbir şeyi değiştirmez. 35/ 11- Allah sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan. Sonra da sizi çift çift kıldı. O’nun bilgisi olmaksızın, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da. Ömür sürene, ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta yazılıdır. Gerçekten bu, Allah’a göre kolaydır. Allah sizi Topraktan yarattı, ifadesi Bütün insanların beden kısmının topraktan yaratıldığını canı da yani insanı diri tutan enerji olan kısmını da dumansız ateşten yaratıldığını belirtmektedir. 15/ 26- Andolsun, insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık. 15/27- Ve Cann’ı da daha önce nüfuz eden kavurucu’ ateşten yaratmıştık. Allah İnsan yaratılışına bir örnek veriyor. Bütün insanların erkek ve kadın ayırım yapılmadan Aynı cins olarak yaratılıp durduğunu anlatmaktadır. “Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının.” Eğer ayette geçen bir tek nefis Adem peygamber olmuş olsaydı bütün peygamberler şeriatlarının aynı olan dinde kardeş evliliği ile çoğalması Kuran’la çelişirdi. Bakınız nisa suresi yirmi üçüncü ayette kimin kime helal kimin kime haram olduğunu şöyle anlatır. 4/ 23- Sizlere anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerin kızları, kız kardeşlerin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri ve kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kadınlarınızdan olup koruyuculuğunuz altında bulunan üvey kızlarınız -onlarla gerdeğe girmemişseniz, size bir sakınca yoktur-, sizin sülbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi biraraya getirdiğiniz evlilik haram kılındı. Ancak cahiliyede geçen geçmiştir. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. İlk peygamber ve ilk yaratılan insanlara bu ayette geçen hükümler de geçerlidir. Yani Muhammed ümmetine de kardeş evliliği haramdır. Musa ve İsa ümmetlerinde de kardeş evliliği haramdır. Âdem ümmetine de kardeş evliliği haram olması grekir. Öyleyse Allah “sizi bir tek nefisten yarattık ondan da eşini var ettik” ayetinden, ya Allah birçok âdemler ve Havvalar yaratarak insanlar haram bir üremeye mecbur kalmadan çoğalmışlar. Ya da Allah bir tek âdem yaratıp başka âdem yaratmaktan aciz kalıp ondan eşini var ederek ikisi evlenip insanlar kardeş evliliği ile çoğalmışlardır. Ayetlerde geçen bir tek nefis kelimesinin Bir Âdem anlamında değil Âdemlere model olan takva iblis ve aklın hepsini barındıran bir erkek ve kadın modelinden söz etmekte olduğu anlaşılmalıdır. Dünya üzerinde bulunan bütün insanları incelediğimiz zaman bütün insanlarda yaratılış aynıdır. Eğer bazı insanlarda takva fısk fücur ve akıl olmamış olsaydı akıl olmayan insanları Allah zaten imtihana tabi tutmamaktadır. Bakınız Allah çelişkisiz gönderdiği bir din ile çelişkisiz yarattığı bir kâinatın tam bir mutabakat içerisinde olduğu bir din insanlara sunmuştur. 4/ 82- Onlar hala Kur’an’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkasının Katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar çelişkiler, ihtilaflar bulacaklardı. 67/ 2- O, amel davranış ve eylem bakımından hanginizin daha iyi ve güzel olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. 67/3- O, biri diğeriyle tam bir uyum’ mutabakat içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman olan Allahın yaratmasında hiçbir çelişki ve uygunsuzluk’ tefavüt göremezsin. İşte gözünü çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık bozukluk ve çarpıklık görüyor musun? 67/4- Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz uyumsuzluk bulmaktan umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir. 30/ 30- Öyleyse sen yüzünü Allah’ı birleyen bir hanif olarak dine, Allah’ın o fıtratına çevir ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah’ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din budur. Ancak insanların çoğu bilmezler. Allah’ın insanlara göndermiş olduğu din, Kuran’la Kuran’ın kâinatla Kâinatın ve Kuran’la kâinatın çatışmadığı dindir. İşte yukarıda nakletmiş olduğum üç farklı ayet bize bu mesajı vermektedir. Şimdi Hem Kuran’da çelişki yok diyeceğiz, Bir taraftan her peygamber kendinden önceki gelen peygamberleri doğrulayıcı ve tasdik edicidir diyeceğiz. Hem de Âdemin şeriatı farklı Musa’nın İsa’nın şeraitleri farklı diyeceğiz. Yunus suresinde şöyle anlatılır. 10/ 36- Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz. Gerçekten zan ise, haktan hiçbir şeyi sağlayamaz. Şüphesiz Allah, onların işlemekte olduklarını bilendir. 10/37- Bu Kur’an, Allah’tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir. 10/38- Yoksa “Bunu kendisi yalan olarak uydurdu” mu diyorlar? De ki “Bunun benzeri olan bir sûre getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allah’tan başka çağırabildiklerinizi çağırın.” 10/39- Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine henüz yorumu gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir sonuca uğradıklarına bir bak. Önündekileri doğrulamak demek, Onlara haram olan şeylerin haram, helal olan şeylerin de helal olmasıdır. Birine haram olan bir şey diğerine helal olursa bu nasıl doğrulama ve tasdik etme olabilir? Âdem eğer sadece peygamber anlamında ise Muhammed de âdemi doğrulamış ise, O zaman Allah kendi kuralını bozmuş olmaz mı? Âdemin çocukları kardeş kardeş ile evlenecek Nuh’un Musa’nın İsa’mın Muhammed’in şeraitinde bunlar kaldırılacak Böyle bir din anlayışı zan ve tahminden başka bir şey değildir. 4/1- Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve yine kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah’tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. Konuyu özetleyecek olursak! Kuran’da geçen kelimeler genelde çift anlamda kullanılmıştır. Allah Her şeyi çift olarak yarattık ifadesi kullanır. 51/49- Ve Biz, her şeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz. İKİ FARKLI ANLAMDA KULLANILAN ADEM! 1-Peygamber olarak anlatılan Âdem. 3/33- Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti; Peygamber olan âdem ile diğer Allah’ın göndermiş olduğu Bütün peygamberler arasında hiçbir farklılık yoktur. Onların birine helal olan bir şey, diğerlerine de helaldir. Onların birine haram olan bir şey diğerlerine de haramdır. Müslüman’ım diyen hiçbir kimse peygmberler arasında ayırım yapmaz. Çünkü hepsi Allah’ın gözetimi altında söylerler ve yaşarlar. 2/136- Deyin ki “Biz Allah’a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa’ya verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz O’na teslim olmuşlarız.” 2- İnsan soyunu temsil eden ve Kuran’ın genel bir başlık altında ele aldığı âdemdir. İşte Kuran’da dört yerde bahsi geçen “tek bir nefisten yarattık” denilen Adem, Bu ademdir. Yani her insan aklıyla takvasıyla fıskıyla bir model olarak yaratılan attığı her adımdan konuştuğu her sözden yaptığı her davranıştan kendisine emanet yüklenilen İmtihana tabi tutulup hesaba çekilecek olan âdemdir. İşte bu âdem erkekli dişili yaratılmasından dolayı kuran erkeklerin yaratılış farkını izah ederken “ondan da eşini yarattı “ ifadesiyle dişilerle erkeklerin aynı modelden aynı türden yarattığını ifade etmektedir. 33/72- Gerçek şu ki, Biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir. Ayette bahsedilen emanet insanlara yüklenen sorumluluk bilincidir. Ama insanların dışındaki hiçbir varlıkta sorumluluk bilinci yoktur. O zaman kâinatta yaratılmış olan, varlıkları Kuran iki farklı guruba ayırmaktadır. MELEKLER- İNSANLAR. Melekler; Allah’ın kendilerine kodlamış olduğu bilgilerin dışına çıkmayan ve görevleri sadece insanlara bir başka ifadeyle Ademe hizmet etmekle görevli varlıkların genel adıdır. 2/30- Hani Rabbin meleklere “Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim” demişti. Onlar da “Biz Seni şükrünle yüceltir ve sürekli takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?” dediler. Allah “Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim” dedi. Meleklerde kendilerine verilmiş bir görev vardır. İnsanlara secdesi de kendilerine yüklenmiş olan görev çerçevesinde insanlara hizmet ederler. İnsan; Hem Allah’ın kendisine yüklemiş olduğu emanete sadakat göstermeye eğilimli hem de İblisin tekliflerine karşı kötülük yapmaya eğilimli, karşısına farklı iki seçenekten herhangi birisini seçmek ve yapmakla kendi özgür iradesi ile dünya hayatında imtihana tabi tutulan bir varlıktır. İşte Kuran İnsanlarla melekleri biri birinden ayırmak için Ademi ve eşini, aynı donanımla donatılmış erkeği ve dişiyi yarattığını bildirmektedir. Yoksa Eğer Tevratta anlatılan gibi Âdem'in sağ kaburga kemiğinden de eşi havayı yaratmış olsaydı Yukarıda anlattıklarım gibi Kuran çelişkiler halinde olan bir kitaba dönüşürdü. Allah Âdem kelimesini Bir başlık olarak kullanarak bu kapsama giren peygamberi ile, kafiri Müslüman’ı cini şeytanı kadını erkeği çocukları da içine alarak Bütün bu tür varlıkların tek bir nefis tek bir tür tek bir cins olarak anlatıp diğer meleklerden ayırarak onlara ayrı bir yere koymuştur. 25/77- De ki “Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık bunun azabı da kaçınılmaz olacaktır.” Yeryüzünde Allah’ın kendisine muhatap olarak aldığı tek varlık insandır. İnsanlar hem hayra,hem şerre de dua eden bir varlıktır. 17/11- İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir. Dua; Kişilerin karar vermiş olduğu yönde istek ve arzularının fiiliyatla buluşturarak göstermiş olduğu çaba ve gayretleridir. İnsanın kötülükler yolunda göstermiş olduğu hizmetçileri melekler olduğu gibi insanın iyilikler yolunda göstermiş olduğu hizmetçileri de melekleridir. Kim hangi yönde karar verir meleklerin konuşma dilini çözerse ve onlarla gerekli diyalogu kurarsa dünya hayatında başarılı ve üstün olan onlardır. 19/58- İşte bunlar; kendilerine Allah’ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem’in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız insan nesillerinden, İbrahim ve İsrail Yakupin soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahman olan Allah’ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlar. Demek ki, Âdemin soyundan iki farklı yola giden insanlar oluyormuş. Birisi peygamberler ve onun yollarını takip edenler, diğeri ise şeytan ve onun soyu olan insanları takip edenlerdir. 20/115- Andolsun, Biz bundan önce Âdem’e ahid vermiştik, fakat o, unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık. Eğer bu ayette geçen adem peygamber olan adem olmuş olsaydı verdiği ahdi bozar veya unutur muydu? Demek ki insanların genelini kaplayan emanete hıyanet eden insandan ve âdemden söz etmektedir. 20/121- Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı. Peygamber olan Âdem asla rabbine karşı gelmez. Öyleyse nisa birinci ayette bahsedilen tek bir nefis Âdem peygamber anlamında olan nefis değil, Adem soyunun sembolik hale getirilip aynı tür ve aynı cins insanların bir tek soy bağından erkekli dişili olarak yaratıldığını vurgulanmaktadır. Arkeoloji ilmi insanların bir tek insandan değil birçok insandan meydana gelmiş olduğunu kanıtlamaktadırlar. Dört tane kan gurubunun oluşu, insanların renklerinin dillerinin farklı oluşu buna bir delil değil mi? 49/13- Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler şeklinde kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün kerim olanınız, ırk ya da soyca değil takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır. En doğrusunu Allah bilir. Doğrularım Allah’a yanlışlarım ise bana aittir. Hatalardan münezzeh olan sadece ve sadece Allah’tır. ALİ RIZA BORAZAN MERSİN ANAMUR 4-NİS 1. Ayet يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا Yâ eyyuhân nâsuttekû rabbekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisâânisâen, vettekûllâhellezî tesâelûne bihî vel erhâmerhâme. İnnallâhe kâne aleykum rakîbârakîben. Bayraktar Bayraklı Ey insanlar! Sizi tek bir cevherden/nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan Rabbinizden sakınınız. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakınınız. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. Cemal Külünkoğlu Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, onun özünden maddesinden de eşini var eden ve her ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Kendisi adına yemin edip birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının! Şüphesiz ki Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir/sizi kontrol edendir. Diyanet İşleri eski Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabb'inize hürmetsizlikten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın haklarına riayetsizliktende sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir. Diyanet Vakfi Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. Edip Yüksel İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan, ikisinden pek çok erkek ve kadın üreten Efendinizi dinleyin. Adına birbirinizden isteklerde bulunduğunuz ALLAH’a saygı gösterin; yakınlara da… ALLAH elbette sizi gözetlemektedir. Elmalılı Hamdi Yazır Ey o bütün insan kömeleri! Sakının o Rabbınıza karşı gelmekten ki sizleri bir tek nefisten yarattı, ondan eşini yarattı da ikisinden bir çok erkekler ve dişiler üretti, sakının o Allaha karşı gelmekten ki siz onun ve o rahimlerin hurmetine biribirinizden dilek dilersiniz, çünkü o Allah üzerinizde gözcü bulunuyor Muhammed Esed Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Kendisi adına birbirinizden haklarınızı talep ettiğiniz Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyun ve bu akrabalık bağlarını gözetin. Şüphesiz Allah, üzerinizde daimi bir gözetleyicidir. Mustafa İslamoğlu Ey insanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini yaratan ve her ikisinden de birçok erkek ve kadın var eden Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Kendisi adına birbirinizden hak talebinde bulunduğunuz Zat'a ve bu insanlık bağına karşı sorumluluk duyun. Kuşkusuz Allah, üzerinizde daimi bir gözetleyicidir. Seyyid Kutub Ey insanlar, Rabbinizden korkunuz. Ki O sizi tek bir kişiden türetti, o tek kişinin eşini de kendi özünden yarattı, sonra bu çiftten çok sayıda erkek ve kadın meydana getirerek yeryüzüne yaydı. Karşılıklı dileklerinizi adına bağladığınız Allah'tan ve akrabalık bağlarını çiğnemekten sakınınız. Hiç kuşkusuz Allah sizi sürekli gözetmektedir. Süleyman Ateş Ey insanlar, sizi bir tek nefisten nefes alan candan yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun; adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabâlıkbağlarını kırmaktan sakının. Şüphesiz Allâh, sizin üzerinizde gözetleyicidir. Süleymaniye Vakfı İnsanlar! Atanızı[1*] bir tek nefisten[2*] yaratan, eşini de o nefisten yaratan, o ikisinden pek çok erkeği ve kadını üreten[3*] Sahibinizden çekinerek kendinizi koruyun[4*] . Birinden bir şey isterken adını andığınız Allah’a, bir de akrabalık bağlarına saygılı olun. Allah sizi gözetlemektedir. [1*] İltifat [2*] O nefis döllenmiş yumurtadır. Fasih Arapça’da zevc kelimesinin müennesi dişisi yoktur. Kadın erkeğin zevci, erkek de kadının zevcidir. Hem Adem hem de Havva, aynı nefisten yani döllenmiş yumurtadan yaratılmıştır. İnsan Suresi 2. ayette “Biz insanı karışımı zengin olan bir nufteden yarattık.” buyrulmaktadır. Bu ayette de “Ey insanlar, sizi bir tek nefisten yaratan Rabbinizden çekinin!” buyrulduğuna göre iki ayeti birlikte okuduğumuzda “Ey insanlar, hepinizi hem sizi hem de eşlerinizi karışımı zengin olan bir döllenmiş yumurtadan yaratan Rabbinizden çekinin!” anlamı çıkmaktadır. Bu meal çalışmasının tamamında insanın yaratılışına dair bilgi veren ayetlerdeki nefis’ kelimesi için “döllenmiş yumurta” manası bu gerekçeyle seçilmiştir. Yaratılışla ilgili olmayan ayetlerde nefis kelimesi bazen beden, bazen ruh bazen de bunların birleşmiş hali manasında kullanıldığından ona göre anlam verilmiştir. [3*] [4*] Takva sahibi olun Allah’tan çekinerek korunan, kendinifıtratını bozmayan Tefhim-ul Kuran Ey insanlar, sizi tek bir nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip yayan Rabbinizden korkup sakının. Ve yine kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah'tan ve akrabalık bağlarını koparmak tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. Yaşar Nuri Öztürk Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini vücuda getiren ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anarak birbirinizden dilekler dilediğiniz Allah'tan korkun. Rahimlerin haklarına saygısızlıktan da sakının. Şu bir gerçek ki Allah, Rakîb'dir, sizin üzerinizde sürekli ve titiz bir gözetleyicidir. 4-NİS 2. Ayet وَآتُواْ الْيَتَامَى أَمْوَالَهُمْ وَلاَ تَتَبَدَّلُواْ الْخَبِيثَ بِالطَّيِّبِ وَلاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَهُمْ إِلَى أَمْوَالِكُمْ إِنَّهُ كَانَ حُوبًا كَبِيرًا Ve âtûl yetâmâ emvâlehum ve lâ tetebeddelûl habîse bit tayyîbtayyîbi, ve lâ te’kulû emvâlehum ilâ emvâlikum. İnnehu kâne hûben kebîrâkebîran. Bayraktar Bayraklı Yetimlere mallarını veriniz; temizi pis olanla değiştirmeyiniz, onların mallarını sizin mallarınıza katarak kendi helâl ve temiz malınızı kirletip yemeyiniz; çünkü bu, büyük bir günahtır. Cemal Külünkoğlu Yetimlere mallarını veriniz, temiz olanı helâlı pis olanla haramla değiştirmeyiniz! Onların mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyiniz! Çünkü bu büyük bir günahtır. Diyanet İşleri eski Yetimlere mallarını verin. Temizi murdara değişmeyin, onların mallariyle kendi mallarınızı karıştırarak yemeyin, çünkü bu büyük bir suçtur. Diyanet Vakfi Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak kendi malınızmış gibi yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtır. Edip Yüksel Yetimlere mallarını verin. Temiz olanı pis olanla değişmeyin. Mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Bu büyük bir adaletsizlik olur. Elmalılı Hamdi Yazır Allahdan korkun da yetimlere mallarını verin ve temizi murdara halâli harama değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katıb yemeyin çünkü o büyük bir vebal bulunuyor Muhammed Esed O halde yetimlere mallarını verin, kendi değersiz mallarınızı onlara ait güzel şeyler ile değiştirmeyin ve onların mallarını kendi mallarınız ile birleştirerek tüketmeyin. Bu, doğrusu büyük bir suçtur. Mustafa İslamoğlu O halde yetimlere mallarını verin; değersizi değerliyle değiştirmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp da boğazınıza geçirmeyin. Çünkü bu büyük bir vebaldir. Seyyid Kutub Yetimlere mallarını veriniz, temiz malı murdarı ile değiştirmeyiniz, onların mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyiniz, çünkü bu büyük bir vebaldir. Süleyman Ateş Öksüzlere mallarını verin, temizi pis olanla değiştirmeyin, onların mallarını sizin mallarınıza katarak helâl, temiz malınızı kirletip yemeyin; çünkü bu, büyük bir günâhtır. Süleymaniye Vakfı Rüşt yaşına gelen[*] Yetimlere mallarını verin. Temizi, pis olanla değişmeyin; onların mallarıyla kendi mallarınızı karıştırarak yemeyin çünkü bu, büyük bir suçtur. [*] Bkz. Nisa 6. âyet. Tefhim-ul Kuran Yetimlere mallarını verin ve murdar olana karşı temiz olanı değiştirmeyin. Onların mallarını mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu, büyük bir suçtur. Yaşar Nuri Öztürk Yetimlere mallarını verin. Temizi pise değişmeyin. Yetimlerin mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Bunu yapmak gerçekten büyük bir vebaldir. 4-NİS 3. Ayet وَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تُقْسِطُواْ فِي الْيَتَامَى فَانكِحُواْ مَا طَابَ لَكُم مِّنَ النِّسَاء مَثْنَى وَثُلاَثَ وَرُبَاعَ فَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تَعْدِلُواْ فَوَاحِدَةً أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ ذَلِكَ أَدْنَى أَلاَّ تَعُولُواْ Ve in hıftum ellâ tuksitû fîl yetâmâ fenkihû mâ tâbe lekum minen nisâi mesnâ ve sulâse ve rubâa, fe in hıftum ellâ ta’dilû fe vâhideten ev mâ meleket eymânukum. Zâlike ednâ ellâ teûlû. Bayraktar Bayraklı Şayet yetimler hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, size helâl olan başka kadınlardan ikişer, üçer, dörder alınız. O kadınlar arasında da adaleti sağlayamayacağınızdan korkarsanız, bir tane alınız; yahut ellerinizin altında bulunanlarla yetininiz. Zulüm ve haksızlık etmemeniz için en uygun olan budur. Cemal Külünkoğlu Eğer, velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Eğer o kadınlar arasında da adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o takdirde bir tane alın veya sahip olduğunuz cariyeler ile yetinin. Bu, sizin adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. Diyanet İşleri eski Eğer, velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz; şayet, aralarında adaletsizlik yapmaktan korkarsanız bir tane almalısınız veya sahip olduğunuz ile yetinmelisiniz. Doğru yoldan sapmamanız için en uygunu budur. Diyanet Vakfi Eğer kendileriyle evlendiğiniz takdirde yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz veya size helâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz cariyeler ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır. Edip Yüksel Yetimler hakkında adaletli davranamamaktan korkuyorsanız uygun gördüğünüz kadınlarla ikişer, üçer, dörder evlenebilirsiniz. Onlara eşit davranamamaktan korkuyorsanız bir taneyle veya yeminlerinizin/anlaşmalarınızın hak sahibi oldukları ile yetinin. Sapmamanız için en uygunu budur. Elmalılı Hamdi Yazır eğer yetimlerin haklarını gözetemiyeceğinizden korkarsanız size halâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâh edin ve eğer bu surette adalet yapamıyacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane veya milkiniz cariye alın, ağmamanız için bu daha muvafıktır Muhammed Esed Eğer yetimlere karşı adil davranamamaktan korkuyorsanız, o zaman, size helal olan diğer kadınlardan biri ile evlenin -hatta ikisi, üçü veya dördü ile; ama onlara adil bir tarafsızlıkla muamele edemeyeceğinizden korkarsanız, o zaman sadece bir tane ile- yahut meşru şekilde sahip olduklarınız ile evlenin. Bu, doğru yoldan sapmamanız için daha uygundur. Mustafa İslamoğlu Ve eğer yetimlere, adil davranamamaktan korkuyorsanız, o zaman size helal olan diğer kadınlardan biriyle evlenin; hatta ikisi, üçü ve dördüyle; ama onlara da adil davranamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir taneyle ya da meşru olarak sahip olduklarınızla yetinin! Bu, altına girdiğiniz sorumluluğu ihlal etmemeniz açısından daha uygundur. Seyyid Kutub Eğer gözetiminiz altındaki yetim kızları ile evlendiğiniz takdirde onların haklarını gerektiği gibi gözetemeyeceğinizden korkarsanız size nikahı düşen kadınlardan ikisi, üçü ya da dördü ile evlenebilirsiniz. Ama eğer onlar arasında adil davranamayacağınızdan korkarsanız tek kadınla evleniniz, ya da eliniz altındaki cariye ile yetininiz. Haksızlığa düşmemeniz için en uygun hareket budur. Süleyman Ateş Şâyet öksüzkızlarla evlendiğiniz takdirde onlar hakkında adâleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, size helâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Okadınlar arasında da adâlet yapamayacağınızdan korkarsanız bir tane alın; yahut ellerinizin altında bulunancâriyelerle yetinin. Cevr ve haksızlık etmemeniz için en uygun olan budur. Süleymaniye Vakfı Eğer evlenme çağına gelmiş olan yetimlere karşı görevinizi yerine getirememekten korkarsanız,her biriniz hoşunuza giden kadınlardan, ikişer, üçer ve dörder kadar nikâhlayın[1*].Aralarında adaleti yerine getirememekten korkarsanız bir tek kadını veya hakimiyetiniz altında olanı bir esir kadını[2*] nikâhlayın. Sıkıntıya düşmemeniz için en uygun olanı budur. [1*] [2*] Esir durumunda bile olsa bir kadınla ancak nikahlanılması evlenilmesi durumunda karı koca ilişkisi mümkündür. Diğer çeviri çalışmalarının neredeyse tamamında ayetin Arapça metninde olmayan “yetinmek” fiili manaya sokuşturulmuş ve ayet tahrif bakımından bu ayette buradakinden başka anlam vermek mümkün değildir. ''mâ meleket eymânukum مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ '',''hakimiyetiniz altında olan kişi, esir statüsündeki kişi ''anlamına gelir. Bu şekliyle bahse konu kişi kadın veya erkek olabilir. Ancak ayette nikahlanmak yükleminin öznesi erkek olduğundan parantez içinde cariye’ olduğu özellikle belirtilmiştir. Özgür bir kadın da esir durumda ki bir erkekle nikahlanabilir Bkz.Bakara 2/221 ve Nur 24/32. Tefhim-ul Kuran Eğer yetimkız lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, bu durumda, size helal olan başka kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Şayet yine de adalet yapamıyacağınızdan korkarsanız, o zaman bir eş ya da sağ ellerinizin malik olduğu cariye ile yetinin. Bu sapmamanıza daha yakındır. Yaşar Nuri Öztürk Yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur. 4-NİS 4. Ayet وَآتُواْ النَّسَاء صَدُقَاتِهِنَّ نِحْلَةً فَإِن طِبْنَ لَكُمْ عَن شَيْءٍ مِّنْهُ نَفْسًا فَكُلُوهُ هَنِيئًا مَّرِيئًا Ve âtûn nisâe sadukâtihinne nıhlehnıhleten. Fe in tıbne lekum an şey’in minhu nefsen fe kulûhu henîen merîâmerîan. Bayraktar Bayraklı Kadınlara mehirlerini hiçbir karşılık beklemeden veriniz; ama eğer onlar, kendi rızâlarıyla bir kısmını size bırakırlarsa, ondan hoşnutluk ve gönül rahatlığıyla faydalanınız. Cemal Külünkoğlu Nikâhladığınız kadınların mehirlerini nikâh bedellerini gönül rızası ile verin. Şayet nikahladığınız kadınlar ondan bir kısmını gönül hoşluğu ile kendileri size bağışlarsa, onu da afiyetle yiyin. Diyanet İşleri eski Kadınlara mehirlerini cömertçe verin, eğer ondan gönül hoşluğu ile size bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yiyin. Diyanet Vakfi Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile cömertçe verin; eğer gönül hoşluğu ile o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yeyin. Edip Yüksel Kadınlara mehirlerini tam verin. Kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu gönül huzuruyla yiyebilirsiniz. Elmalılı Hamdi Yazır ve aldığınız kadınlara mihirlerini efendicesine verin, şayed ondan birazını kendileri gönül hoşluğile bağışlarlarsa onu da içinize sine sine yeyin Muhammed Esed Kadınlara mehirlerini hiçbir karşılık beklemeden verin; ama eğer onlar, kendi rızalarıyla bir kısmını size bırakırlarsa ondan hoşnutluk ve gönül rahatlığıyla faydalanın. Mustafa İslamoğlu Kadınlarınıza mehirlerini, gönül rızasıyla karşılık beklemeksizin verin! Ve fakat, kendi rızalarıyla bir kısmını size bırakırlarsa, onu da afiyetle yiyin! Seyyid Kutub Kadınların mehirlerini gönül hoşnutluğu ile veriniz. Fakat eğer onlar mehirlerinin bir bölümünü gönüllü olarak size bağışlarlar ise bunu afiyetle yiyiniz. Süleyman Ateş Kadınlara mehirlerini bir hak olarak gönül hoşluğuyla verin; eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da âfiyetle yeyin. Süleymaniye Vakfı Kadınlara mehirlerini cömertçe verin. Eğer mehir olarak verdiğinizden bir şeyi gönül hoşluğu ile size bağışlarlarsa onu da gönül rahatlığıyla yiyin. Tefhim-ul Kuran Kadınlara mehirlerini gönülden isteyerek ve bir hak olarak verin, fakat onlar, gönül hoşluğuyla size ondan bir şeyi bağışlarlarsa, onu da afiyetle, iç huzuruyla yiyin. Yaşar Nuri Öztürk Kadınlara mehirlerini nazik ve cömert bir şekilde örf ve çevrenin kabullerine uygun olarak verin. Eğer ondan birazını kendileri kişisel istekleriyle size sunmuşlarsa artık onu içinize sine sine yiyin. 4-NİS 5. Ayet وَلاَ تُؤْتُواْ السُّفَهَاء أَمْوَالَكُمُ الَّتِي جَعَلَ اللّهُ لَكُمْ قِيَاماً وَارْزُقُوهُمْ فِيهَا وَاكْسُوهُمْ وَقُولُواْ لَهُمْ قَوْلاً مَّعْرُوفًا Ve lâ tu’tûs sufehâe emvâlekumulletî cealallâhu lekum kıyâmen verzukûhum fîhâ veksûhum ve kûlû lehum kavlen ma’rûfâma’rûfen. Bayraktar Bayraklı Allah'ın geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermeyenlere vermeyiniz; o mallarla onları besleyiniz, giydiriniz ve onlara güzel söz söyleyiniz. Cemal Külünkoğlu Allah'ın koruyasınız diye sizin sorumluluğunuza bıraktığı yetimlere ait malları muhakeme yeteneği zayıf kimselere emanet etmeyin! Bu mallarla onların geçimlerini karşılayın, onları giydirin ve onlarla nazik bir şekilde konuşun gönüllerini hoş tutun. Diyanet İşleri eski Allah'ın sizi koruyucu kılmış olduğu mallarınızı, beyinsizlere vermeyin, kendilerini bunların geliriyle rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. Diyanet Vakfi Allah'ın geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermezlere reşit olmayanlara vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. Edip Yüksel ALLAH’ın sizi gözetici kıldığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlarla güzel iletişim kurun. Elmalılı Hamdi Yazır maamafih Allahın sizi başına diktiği mallarınızı sefihlere vermeyin de bunlarda yapacağınız tasarruf ile onları besleyin ve geydirin ve kendilerine güzel güzel nasıhat edin Muhammed Esed Allah'ın koruyasınız diye sizin sorumluluğunuza bıraktığı malları muhakeme yeteneği zayıf kimselere emanet etmeyin; ama bu mallarla onların geçimlerini karşılayın, onları giydirin ve onlarla nazik bir şekilde konuşun. Mustafa İslamoğlu Allah'ın koruyasınız diye sizin sorumluluğunuza bıraktığı malları, muhakeme yeteneği zayıf olan mal sahiplerinin eline terk etmeyin! Fakat bu mallarla onları yedirin, giydirin ve onlara duruma münasip bir dille izah edin! Seyyid Kutub Allah'ın, sizi başına diktiği malları aptalların aklî dengesi yerinde olmayanların ellerine vermeyiniz. Fakat onları bu mallardan besleyiniz, giydiriniz ve kendilerine güzel söz söyleyiniz. Süleyman Ateş Allâh'ın, sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. Süleymaniye Vakfı Allah'ın sizi koruyucu kılmış olduğu mallarınızı, akılsızlara vermeyin, kendilerini bunların geliriyle rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. Tefhim-ul Kuran Allah'ın sizin için kendileriyle hayatınızı kaim geçiminizi sağlamaya destekleyici bir araç kıldığı mallarınızı düşük akıllılara vermeyin; bunlarla onları rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel maruf söz söyleyin. Yaşar Nuri Öztürk Allah'ın sizin için ayakta durma aracı yaptığı mallarınızı kendini bilmez beyinsizlere vermeyin, o mallar içinden onlara rızık ayırın, onları giydirin ve onlara tatlı ve işe yarar bir söz söyleyin. 4-NİS 6. Ayet وَابْتَلُواْ الْيَتَامَى حَتَّىَ إِذَا بَلَغُواْ النِّكَاحَ فَإِنْ آنَسْتُم مِّنْهُمْ رُشْدًا فَادْفَعُواْ إِلَيْهِمْ أَمْوَالَهُمْ وَلاَ تَأْكُلُوهَا إِسْرَافًا وَبِدَارًا أَن يَكْبَرُواْ وَمَن كَانَ غَنِيًّا فَلْيَسْتَعْفِفْ وَمَن كَانَ فَقِيرًا فَلْيَأْكُلْ بِالْمَعْرُوفِ فَإِذَا دَفَعْتُمْ إِلَيْهِمْ أَمْوَالَهُمْ فَأَشْهِدُواْ عَلَيْهِمْ وَكَفَى بِاللّهِ حَسِيبًا Vebtelûl yetâmâ hattâ izâ belagûn nikâhnikâha, fe in ânestum minhum ruşden fedfeû ileyhim emvâlehum, ve lâ te’kulûhâ isrâfen ve bidâren en yekberû. Ve men kâne ganiyyen felyesta’fif, ve men kâne fakîran felye’kul bil ma’rûfma’rûfi. Fe izâ defa’tum ileyhim emvâlehum fe eşhidû aleyhim. Ve kefâ billâhi hasîbâhasîben. Bayraktar Bayraklı Yetimleri evlenecekleri yaşa gelinceye kadar deneyiniz, sonra aklen olgunlaştıklarını tespit ederseniz, mallarını onlara iade ediniz. Sakın onlar büyümeden önce, aceleyle ve israf ederek mallarını tüketmeyiniz. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da ihtiyaç ve emeğine uygun olarak yesin! Onlara mallarını geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurunuz. Hesap sorucu olarak Allah yeter. Cemal Külünkoğlu Yetimleri deneyin. Evlenme çağına geldiklerinde, eğer reşit olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Yetimler büyüyecek ve bu mallar elimizden çıkacak diye onları savurganca yemeyin! Zengin veliler bu mallara hiç el sürmesin. Fakir veliler ise yetimin malını koruduğu için bu malların geleneklere uygun düşecek ölçüde ve ihtiyaç miktarı kadarını yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter. Diyanet İşleri eski Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin; onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyecekler de geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan, iffetli olmağa çalışsın, yoksul olan uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, yanlarında şahid bulundurun. Hesap sormak için Allah yeter. Diyanet Vakfi Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler de geri alacaklar diye o malları israf ile ve tez elden yemeyin. Zengin olan veli iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da ihtiyaç ve emeğine uygun olarak yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun. Hesap sorucu olarak da Allah yeter. Edip Yüksel Evlenme yaşına eriştiklerinde yetimleri sınayın. Onlarda olgunluk görürseniz kendilerine mallarını verin. Onlar büyüyecek diye savurganlık ve aceleyle mallarını yemeyin. Zengin, malın korumasına gösterdiği çabanın ücretinden vazgeçsin. Fakir ise uygun bir miktarda harcasın. Mallarını kendilerine tanıklar huzurunda geri verin. Hesap görücü olarak ALLAH yeter. Elmalılı Hamdi Yazır ve yetimleri nikâh çağına ermelerine kadar gözedib deneyin, o vakit kendilerinden bir rüşd hissettiniz mi hemen mallarını kendilerine teslim edin, büyüyecekler de ellerine alacaklar diye o malları israfla yemeğe kalkmayın ihtiyacı olmıyan tenezzül etmesin, muhtac olan da meşru' surette bir şey yesin, mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman da karşılarında şahid bulundurun, hisabınızı doğru tutmak için Allahın harekâtınızı hisaba çekmekte olması yeter Muhammed Esed Sorumluluğunuz altındaki yetimleri evlenebilecekleri yaşa gelinceye kadar deneyin; sonra aklen olgunlaştıklarını tesbit ederseniz, mallarını onlara iade edin; sakın, onlar büyümeden önce, aceleyle ve müsrifçe harcayarak mallarını tüketmeyin. Zengin olan kimseyi vesayeti altındakinin malından tamamen uzak tutun. Fakiri ise ondan uygun bir şekilde istifade ettirin. Mallarını kendilerine teslim ettiğinizde, onlar adına şahitler bulundurun ve unutmayın ki nihai hesap sorucu olarak Allah kafidir. Mustafa İslamoğlu Yetimleri, evlenme çağına gelinceye kadar gözetleyin; ama eğer aklen olgunlaştıklarını tesbit ederseniz, mallarını kendilerine geri verin! Büyüyüverecekler diye mallarını alelacele ve saçıp-savurarak yemeye kalkmayın İhtiyacı olmayan kimse tenezzül etmesin, muhtaç olan da münasip bir biçimde yararlansın! Mallarını kendilerine iade ettiğinizde, onlar adına şahitler bulundurun! Hesap sorucu olarak Allah yeter. Seyyid Kutub Yetimleri evlenme çağına gelene kadar deneyiniz. Eğer olgunlaştıklarını görürseniz hemen mallarını kendilerine teslim ediniz. Yetimler büyüyecek endişesi ile bu malları savurganca yemeyiniz. Zengin veliler bu mallara hiç el sürmesin. Fakir veliler ise bu malların geleneklere uygun düşecek kadarını yesin. Yetimlere mallarını teslim ederken yanınızda şahit bulundurunuz. Gerçi hesap sorma merci olarak Allah yeterlidir. Süleyman Ateş Nikâh çağına varıncaya kadar öksüzleri deneyin, eğer onlarda bir olgunluk görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüsünler diye alıkoyup israf ile tez elden onların mallarını yemeğe kalkmayın. Zengin olan, çekinsin; yoksul olan da malın muhafazası için gösterdiği çabaya ve ihtiyacına uygun şekilde yesin. Onlara mallarını geri verdiğiniz zaman da yanlarında şâhid bulundurun. Hesapçı olarak da Allâh yeter O, her yaptığınızı hesâbetmektedir. Süleymaniye Vakfı Yetimleri, evlenme çağına[1*] gelene kadar deneyin. Onlarda olgunlaşma rüşd[2*] görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyüp geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan, kendini engellesin; yoksul olan da maruf Kur’an ölçülerine uygun[3*] bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, yanlarında şahit bulundurun. Hesap sormak için Allah yeter. [1*] Kur’an'da evlenme çağı kavramı olduğunun delilidir. Çocuk evlilikleri Kur’an’a uygun değildir. [2*] Kur’an’a göre birinin ergenlik çağına gelmiş olması bile yeterli değildir. Onda rüşdolgunluk olmalıdır. Çünkü evlenmek isteyen kız ve erkek karşılıklı anlaşma yapacakakit ve mali yükümlülük altına girecektir. Mali yükümlülük ergenliğe ulaşmış bile olsalar çocuklararüşd olmayanlara verilemez. [3*] Maruf için bkz Bakara 2/178 ve Bakara 2/231 ile dipnotları Tefhim-ul Kuran Yetimleri, nikâha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir rüşd olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf ihtiyaca ve örfe uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter. Yaşar Nuri Öztürk Yetimleri, nikâh çağına gelmelerine kadar gözetleyip deneyin. O zaman onlarda içinize sinecek bir olgunluk ve erginlik görürseniz, mallarını onlara geri verin. Büyüyecekler diye bu malları tez elden saçıp savurarak yemeyin. Zengin olan, iffetli davransın. Fakir olan ise örfün gerekli kıldığı oranda yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman yanlarında tanıklar bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter. 4-NİS 7. Ayet لِّلرِّجَالِ نَصيِبٌ مِّمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالأَقْرَبُونَ وَلِلنِّسَاء نَصِيبٌ مِّمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالأَقْرَبُونَ مِمَّا قَلَّ مِنْهُ أَوْ كَثُرَ نَصِيبًا مَّفْرُوضًا Lir ricâli nasîbun mimmâ terakel vâlidâni vel akrabûne, ve lin nisâi nasîbun mimmâ terakel vâlidâni vel akrabûne mimmâ kalle minhu ev kesurkesura. Nasîben mefrûdâmefrûdan. Bayraktar Bayraklı Anne babanın ve akrabanın geride bıraktıklarından erkekler bir pay alacaklardır. Anne babanın ve akrabanın bıraktığında, ister az ister çok olsun, kadınların da bir payı olacaktır. Allah tarafından tayin edilmiş bir paydır bu! Cemal Külünkoğlu Ölen ana-baba ve akrabanın miras olarak bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır. Ana-baba ve akrabanın bıraktıklarından ister az ister çok olsun, kadınlara da Allah tarafından farz olarak belirlenmiş bir pay vardır. Diyanet İşleri eski Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından, erkeklere hisse vardır. Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da hisse vardır. Bunlar, az veya çok, belirli bir hissedir. Diyanet Vakfi Ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır; ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır. Gerek azından, gerek çoğundan belli bir hisse ayrılmıştır. Edip Yüksel Ana babanın ve yakınların bıraktığından erkeklere bir pay vardır. Ana babanın ve yakınların bıraktığından kadınlara da bir pay vardır. Miras ister az olsun ister çok olsun kadın bir pay almalıdır. Elmalılı Hamdi Yazır erkeklere bir pay var ana baba ve en yakın akribanın bıraktığından, dişilere de bir pay var ana bana ve en yakın akribanın bıraktığından, azından da çoğundan da, farz kılınmış birer pay Muhammed Esed Ebeveynin ve akrabanın geride bıraktıklarından erkekler bir pay alacaklardır. Ebeveynin ve akrabanın bıraktığında, ister az ister çok olsun, kadınların da bir payı olacaktır; Allah tarafından tayin edilen bir paydır bu! Mustafa İslamoğlu Ana-baba ve akrabanın bıraktıklarında erkeklerin bir payı zaten vardır. Ana-baba ve akrabanın bıraktıklarında, az ya da çok, kadınların da bir payı olmalıdır; Allah tarafından farz kılınan bir paydır bu. Seyyid Kutub Ana- babanın ve yakın akrabaların bıraktıkları mirasta erkeklerin payı olduğu gibi kadınların da payı vardır. Bu miras ister az, ister çok olsun, onda erkeğin ve kadının belirlenmiş payları vardır. Süleyman Ateş Ana babanın ve akrabânın geriye bıraktıklarından erkeklere pay vardır; ana babanın ve akrabânın geriye bıraktıklarından kadınlara da pay vardır. Gerek azından gerek çoğundan hem erkeğe, hem de kadına bir hisse ayrılmıştır. Süleymaniye Vakfı Ana-baba ve en yakınların bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır. Ana-baba ve en yakınların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır. Az veya çok ama miktarları belirli bir paydır. Tefhim-ul Kuran Anne ve baba ile akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır; anne ve baba ile akrabanın bıraktıklarından kadınlar için de bir pay vardır. Bunun azından ve çoğundan farz kılınmış bir pay vardır. Yaşar Nuri Öztürk Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından erkeklere bir pay vardır. Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından -onun azından da çoğundan da- farz kılınmış bir nasip olarak kadınlara da bir pay vardır. 4-NİS 8. Ayet وَإِذَا حَضَرَ الْقِسْمَةَ أُوْلُواْ الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينُ فَارْزُقُوهُم مِّنْهُ وَقُولُواْ لَهُمْ قَوْلاً مَّعْرُوفًا Ve izâ hadaral kısmete ulûl kurbâ vel yetâmâ vel mesâkînu ferzukûhum minhu ve kûlû lehum kavlen ma’rûfâma’rûfen. Bayraktar Bayraklı Yakınlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazır bulunursa, bundan onları da rızıklandırınız ve onlara güzel söz söyleyiniz. Cemal Külünkoğlu Mirasın bölüştürülmesi sırasında kendilerine pay düşmeyen akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin ve onlarla gönüllerini almak için nazik bir dille konuşun. Diyanet İşleri eski Taksimde, yakınlar, yetimler ve düşkünler bulunursa, ondan onlara da verin, güzel sözler söyleyin. Diyanet Vakfi Mirastan payı olmayan yakınlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazır bulunursa bundan, onları da rızıklandırın ve onlara güzel söz söyleyin. Edip Yüksel Miras bölüşümünde, yakınlar, yetimler ve yoksullar da hazır bulunursa güzel sözler söyleyerek onlara da verin. Elmalılı Hamdi Yazır miras taksim olunurken uzak karabeti bulunanlar ve yetimler, miskinler de hazır bulunuyorlarsa hem kendilerine ondan biraz bir şey verin hem de gönüllerini alacak sözler söyleyin Muhammed Esed Mirasın bölüştürülmesi sırasında öteki akrabalar, yetimler ve muhtaçlar hazır bulunduklarında, onlara geçinmeleri için bir kısmını ayırın ve onlarla nazik bir şekilde konuşun. Mustafa İslamoğlu Miras taksimi sırasında, diğer akraba, yetimler ve yoksullar da hazır bulunurlarsa, onlara da bir şey verin; ve kendilerine gönül alıcı sözler söyleyin! Seyyid Kutub Eğer miras bölüşümü sırasında pay sahibi olmayan uzak akrabalar, yetimler ve yoksullar hazır bulunursa onlara da bir şeyler veriniz ve kendilerine gönül alıcı sözler söyleyiniz. Süleyman Ateş Mirâs düşmeyen Akrabâlar, öksüzler, yoksullar da mirâs taksiminde hazır bulunursa bir şeyler vererek onları da ondan rızıklandırın gönüllerini hoş edin ve onlara güzel söz söyleyin. Süleymaniye Vakfı Mirasın paylaştırılması sırasında, yakınlar, yetimler ve çaresiz kalmış kimseler[*] bulunursa, ondan onları da rızıklandırın ve onlara güzel bir söz söyleyin. [*] Ölenin daha önce maddi desteğini görmekte olan ve bu ölüm nedeniyle çaresizmiskin durumuna düşen diğer kimselerÖrneğin ölen tarafından eğitim masrafları üstlenilmiş olan bir öğrenci Tefhim-ul Kuran Mirası Bölüşme sırasında yakınlar; yetimler ve yoksullar da hazır olursa, onları ondan rızıklandırın ve onlara güzel maruf söz söyleyin. Yaşar Nuri Öztürk Mirasın paylaştırılmasında hısım-akraba, yetimler, yoksul ve çaresizler de hazır bulunurlarsa, ondan onları da rızıklandırın ve onlara güzel ve hoş bir söz de söyleyin. 4-NİS 9. Ayet وَلْيَخْشَ الَّذِينَ لَوْ تَرَكُواْ مِنْ خَلْفِهِمْ ذُرِّيَّةً ضِعَافًا خَافُواْ عَلَيْهِمْ فَلْيَتَّقُوا اللّهَ وَلْيَقُولُواْ قَوْلاً سَدِيدًا Velyahşellezîne lev terakû min halfihim zurriyeten dıâfen hâfû aleyhim, felyettekûllâhe velyekûlû kavlen sedîdâsedîdan. Bayraktar Bayraklı Geriye zayıf çocuklar bırakmaktan endişe etsinler ve onlar üzerinde titresinler. Allah'tan sakınıp doğru söz söylesinler. Cemal Külünkoğlu Arkalarında kendi haklarını koruyamayacak kadar küçük ve aciz çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar için durumları ne olacak diye endişe edecek olanlar, haksızlık yapmaktan korksunlar. Allah'ın emirlerine uygun davransınlar, haklarını korumada doğru söz söylesinler. Diyanet İşleri eski Arkalarında cılız çocuklar bıraktıkları takdirde, bundan endişe edecek olanlar, haksızlık yapmaktan korksunlar; dürüst söz söylesinler. Diyanet Vakfi Geriye eli ermez, gücü yetmez çocuklar bıraktıkları takdirde halleri ne olur diye korkacak olanlar yetimlere haksızlık etmekten korkup titresinler; Allah'tan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler. Edip Yüksel Geriye zayıf çocuklar bırakan ve onların durumlarından endişe duyanlar dikkat etsinler! ALLAH’ı düşünsünler ve uygun kararlar versinler. Elmalılı Hamdi Yazır hem titresin o kimseler ki arkalarına elleri ermez, güçleri yetmez bir zürriyyet bırakacak olsalardı onlara karşı korkacaklardı, o halde Allahdan korksunlar ve sağlam söz söylesinler Muhammed Esed Ve onlar, o kanuni mirasçılar Allah'tan korksunlar; eğer kendileri arkalarında kendi haklarını koruyamayacak durumda olan çocuklar bıraksalardı onlar için mutlaka endişe duyarlardı; işte böyleleri, Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olsunlar ve yoksulların hakları konusunda dürüst ve insaflı olan neyse onu dile getirsinler. Mustafa İslamoğlu Artık korksun onlar ki; eğer kendileri, arkalarında korunmaya muhtaç cocuklar bıraksalardı, onlar için endişelenirlerdi. Allah'a karşı sorumluluk bilincini kuşansınlar da doğru dürüst konuşsunlar. Seyyid Kutub Arkalarında güçsüz çocuklar bırakıp ölecek olsalar çocuklarının hali nice olur diye kaygı duyanlar yetimlere haksızlık etmekten korksunlar, Allah'tan sakınsınlar ve doğru konuşsunlar. Süleyman Ateş Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde onların durumundan endişe edecek olanlar, öksüzlerin hakkına dokunmaktan çekinsinler. Allah'tan korksunlar ve doğru söz söylesinler. Süleymaniye Vakfı Arkalarında zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, bundan endişe edecek olanlar, Allah’tan çekinsinler de doğru söz söylesinler. Tefhim-ul Kuran Arkalarında bıraktıkları zayıf çocuklardan dolayı korku duyanlar, vasiyetleri altında olanlar için de içleri ürpertiyle titresin. Allah'tan sakınsınlar ve onlara doğru söz söylesinler. Yaşar Nuri Öztürk Ürperip titresin o kimseler ki, kendi arkalarında zayıf ve çaresiz aile fertleri bırakmış olsalardı, onlar için korku ve endişe duyacaklardı. O halde, Allah'tan korksunlar ve haksızlığı önleyici sağlam bir söz söylesinler. 4-NİS 10. Ayet إِنَّ الَّذِينَ يَأْكُلُونَ أَمْوَالَ الْيَتَامَى ظُلْمًا إِنَّمَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ نَارًا وَسَيَصْلَوْنَ سَعِيرًا İnnellezîne ye’kulûne emvâlel yetâmâ zulmen innemâ ye’kulûne fî butûnihim nârânâran. Ve se yaslevne seîrâseîran. Bayraktar Bayraklı Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak karınlarında ateş yemiş olurlar. Yakında onlar alevli bir ateşe gireceklerdir. Cemal Külünkoğlu Doğrusu yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak karın dolusu ateş yemiş olurlar. Onlar çılgın bir ateşe cehenneme gireceklerdir. Diyanet İşleri eski Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar, zaten onlar çılgın aleve atılacaklardır. Diyanet Vakfi Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir. Edip Yüksel Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler karınlarını ateşle doldurmuş olurlar ve cehennemi boylayacaklar. Elmalılı Hamdi Yazır yetimlerin zulmen mallarını yiyenler muhakkak karınlarında sırf bir ateş yerler ve yarın bir çılgın ateşe yaslanırlar Muhammed Esed Yetimlerin mallarını günahkarca yiyip bitirenler, sadece karınlarını ateşle doldurmuş olurlar. Çünkü öteki dünyada yakıcı bir ateşe mahkum olacaklar. Mustafa İslamoğlu Doğrusu, yetimlerin mallarını haksız yere boğazlarına geçirenler, karınlarını yalnızca ateşle doldurmuş olurlar. Zira, gelecekte çılgın bir ateşe mahkum olacaklar. Seyyid Kutub Yetimlerin mallarını haksız biçimde yiyenler, midelerini ateşle doldurmaktan başka birşey yapmıyorlar. Zaten kudurmuş alevlerin içine atılacaklardır. Süleyman Ateş Zulüm ile öksüzlerin mallarını yiyenler, karınlarına sadece ateş koymaktadırlar ve çılgın bir ateşe gireceklerdir. Süleymaniye Vakfı Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar, zaten onlar yakında çılgın aleve atılacaklardır. Tefhim-ul Kuran Gerçek şu ki, yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş yemiş olurlar. Onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir. Yaşar Nuri Öztürk Şunda kuşkunuz olmasın ki, zulme başvurarak yetimlerin mallarını yiyenler karınlarına doldurmak üzere bir ateş yemekten başka bir şey yapmazlar. Ve onlar yakın bir zamanda, korkunç acılar veren bir azaba dalacaklardır. 4-NİS 11. Ayet يُوصِيكُمُ اللّهُ فِي أَوْلاَدِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الأُنثَيَيْنِ فَإِن كُنَّ نِسَاء فَوْقَ اثْنَتَيْنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَ وَإِن كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ وَلأَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِن كَانَ لَهُ وَلَدٌ فَإِن لَّمْ يَكُن لَّهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُ أَبَوَاهُ فَلأُمِّهِ الثُّلُثُ فَإِن كَانَ لَهُ إِخْوَةٌ فَلأُمِّهِ السُّدُسُ مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِي بِهَا أَوْ دَيْنٍ آبَآؤُكُمْ وَأَبناؤُكُمْ لاَ تَدْرُونَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعاً فَرِيضَةً مِّنَ اللّهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيما حَكِيمًا Yûsîkumullâhu fî evlâdikum liz zekeri mislu hazzıl unseyeynunseyeyni, fe in kunne nisâen fevkasneteyni fe lehunne sulusâ mâ terakterake, ve in kânet vâhideten fe lehân nısfnısfu. Ve li ebeveyhi li kulli vâhidin min humâs sudusu mimmâ terake in kâne lehu veledveledun, fe in lem yekun lehu veledun ve varisehû ebevâhu fe li ummihis sulussulusu, fe in kâne lehû ıhvetun fe li ummihis sudusu, min ba’di vasiyyetin yûsî bihâ ev deyndeynin. Âbâukum ve ebnâukum, lâ tedrûne eyyuhum akrabu lekum nef’ânef’en, farîdaten minallâhminallâhi. İnnallâhe kâne alîmen hakîmâhakîmen. Bayraktar Bayraklı Allah size, çocuklarınızın alacağı miras hakkında, erkeğe kadının payının iki katını tavsiye eder. Kız çocuklar ikiden fazla iseler, ölenin geriye bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk tek bir kız ise mirasın yarısı onundur. Ölenin bir erkek çocuğu varsa, geriye bıraktığı malından anne babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da anne babası ona vâris oluyorsa, annesine üçte bir düşer. Eğer ölenin bir kız kardeşi varsa, annesinin payı altıda birdir. Bu hükümler, ölenin yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar Allah'ın koyduğu haklardır. Şüphesiz Allah bilendir; hikmet sahibidir. Cemal Külünkoğlu Allah, miras konusunda çocuklarınız hakkında erkeğe, kadının/kızın hissesinin iki misli miras vermenizi emreder. Eğer geride kalan çocuklar iki ya da ikiden fazla kız iseler, ölenin geriye bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer bir tek kız/kadın ise mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da yalnız ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. Bu hüküm, ölenin yaptığı vasiyetin yerine getirilmesinden ve borçların ödenmesinden sonra kalan mal içindir. Anne ve baba yahut evlâtlarınızdan hangisinden size fayda geleceğini siz bilemezsiniz. Bu şekildeki hisse dağıtımı size Allah tarafından farz kılınmıştır. Allah ise her şeyi bilen, her şeyi hikmetle yapandır. Diyanet İşleri eski Allah çocuklarınız hakkında, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer kadınlar ikinin üstünde ise, bırakılanın üçte ikisi onlarındır; şayet bir ise yarısı onundur. Ana babadan her birine, ölenin çocuğu varsa yaptığı vasiyetten veya borcundan arta kalanın altıda biri, çocuğu yoksa, anası babası ona varis olur, anasına üçte bir düşer. Kardeşleri varsa, altıda biri annesinindir; babalarınız ve oğullarınızdan menfaatçe hangisinin size daha yakın olduğunu siz bilmezsiniz. Bunlar Allah tarafından tesbit edilmiştir. Doğrusu Allah bilendir, Hakim olandır. Diyanet Vakfi Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli miras vermenizi emreder. Çocuklar ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir düşer. Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir düşer. Bütün bu paylar ölenin yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır paylardır. Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir. Edip Yüksel ALLAH size çocuklarınız hakkında öğütte bulunuyor. Erkek, kadının iki katı pay alır. Mirasçılar sadece kadın olup iki kişiden fazla iseler kalıtın üçte ikisi onlarındır. Çocuk sadece bir kadınsa kalıtın yarısı onundur. Ölen kişi ardında çocuk bırakmışsa, ana ve babasının her birisine altıda bir düşer. Çocuğu yok da kendisine sadece ana ve babası varis oluyorsa bu durumda annesine üçte bir pay düşer. Kardeşi varsa bu durumda annesine altıda bir düşer. Tüm bu paylaşma oranları, ölenin yaptığı vasiyetten ve borçların ödenmesinden sonra gelir. Analarınız, babalarınız ve çocuklarınızdan hangisinin size daha yararlı olduğunu bilemezsiniz. Bu ALLAH’ın yasasıdır. ALLAH Bilendir, Bilgedir. Elmalılı Hamdi Yazır Allah size miras taksimi şöyle ferman buyuruyor Evlâdınızda Erkeğe iki dişi payı kadar, eğer hepsi dişi olmak üzere ikiden ziyade iseler bunlara terikenin üçte ikisi, ve eğer bir tek kız ise o zaman ona yarısı; ebeveyni için Her birine ölenin terikesinden altıda bir şayed çocuğu varsa, amma çocuğu yok da anası babası varis bulunuyorsa anasına üçte bir, eğer ölenin kardeşleri de varsa o vakıt anasına altıda bir, hep ettiği vasıyyetten veya borcundan sonra; babalarınız ve oğullarınız bilmezsiniz ki onların hangisi menfaatçe size daha yakındır, bütün bunlar Allahdan birer feriza, her halde Allah alîm, hakîm bulunuyor Muhammed Esed Çocuklarınızın varisliği konusunda Allah size şunu emreder Erkek, iki kadının hissesine eşit bir miktar alacaktır; ama ikiden fazla kadın varsa, onlara, ebeveynlerinin geride bıraktıklarının üçte ikisi verilecektir; sadece bir tane varsa, onun yarısını alacaktır. Ölenin anne-babasına gelince, geride bir çocuk bırakması durumunda, her biri terekenin altıda birini alacaktır; ama hiç çocuk bırakmamışsa ve anne-babası onun tek mirasçısı ise, annesi üçte birini alacaktır; eğer ölenin erkek ve kız kardeşleri varsa, o zaman annesine, yapmış olduğu herhangi bir vasiyeti veya ödemek zorunda olduğu borcu düşüldükten sonra terekenin altıda biri verilecektir. Anne-babalarınıza ve çocuklarınıza gelince, hangisinin sizin bırakacağınız fayda ve imkanlara daha layık olduğunu bilemezsiniz. İşte bu nedenledir Allah'tan gelen emirler... Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir. Mustafa İslamoğlu Allah size, çocuklarınız konusunda şunu tavsiye eder Erkek, iki kadının payına denk alır; fakat ikiden fazla kadın varsa, onlara, bırakılan mirasın üçte ikisi verilir; sadece bir kadın varsa, o halde yarısını alır. Ve eğer ölenin çocuğu varsa, onun anne-babasından her biri mirasın altıda birini alır; ama eğer çocuğu yoksa ve anne-babası onun tek varisiyse, işte o zaman annesi üçte birini alır. Eğer kız ve erkek kardeşleri varsa, o zaman annesine, yapmış olduğu herhangi bir vasiyyeti ya da borcu düşüldükten sonra altı biri verilmelidir. Ebeveynleriniz ve oğullarınız... Sizin bırakacağınız yararlı şeylere hangisinin daha layık olacağını bilemezsiniz. İşte bu yüzdendir Allah katından gelen talimatlar Kuşkusuz Allah her şeyi bilendir, her hükmünde tam isabet edendir. Seyyid Kutub Çocuklarınızın mirastaki durumu hakkında Allah size şöyle ferman buyuruyor Erkeğe iki dişinin hissesi kadardır. Eğer kadınlar ikinin üstünde ise bırakılan malların üçte ikisi onlarındır. Şayet tek ise yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana ve babadan her birine bırakılan malın altıda biri. Çocuğu olmayıp da ona ana ve babası mirasçı olduysa üçte biri anasınındır. Kardeşleri varsa o vakit altıda biri anasınındır. Bu hükümler, ölenin borcu ödenip, yaptığı vasiyetler yerine getirildikten sonradır. Siz, babalarınızdan ve oğullarınızdan hangisinin size fayda bakımından daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar, Allah’tan birer farizadır. Doğrusu Allah; hakkıyla bilen ve Hakim olandır. Süleyman Ateş Allâh size, çocuklarınızın alacağı mirâs hakkında, erkeğe kadının payının iki katını tavsiye eder. Çocuklar ikiden fazla kadın iseler, ölenin geriye bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk yalnız bir kadınsa mirâsın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, bıraktığı mirâsta ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı altıda birdir. Bu hükümler, ölenin Yapacağı vasiyyetten, ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar, Allâh'ın koyduğu haklardır. Şüphesiz Allâh bilendir, hikmet sâhibidir. Süleymaniye Vakfı Allah evladınız konusunda size görev yükler; erkeğin payı, iki kızın payı kadardır. Eğer kızlar ikinin üstünde ise, bıraktığının üçte ikisi onlarındır; şayet bir kız ise yarısı onundur. Ana-babadan her birine, ölenin çocuğu varsa altıda bir verilir. Ölenin çocuğu olmaz, anası babası ona varis olursa anasına üçte bir pay verilir. Kardeşleri varsa, altıda biri annesinindir. Bunlar, yaptığı vasiyetin yerine getirilmesinden veya borcunun ödenmesinden sonra olur. Ananız,babanız ve çocuklarınız... Onlardan hangisinin faydalı olma bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bu sebeple paylar Allah tarafından belirlenmiştir. Allah bilir, doğru kararlar verir. Tefhim-ul Kuran Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise ölünün geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın veya kız bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. Ölenin Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman da annesi için altıda bir'dir. Ancak bu hükümler, ölenin Ettiği vasiyet veya varsa borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar Allah'tan bir farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. Yaşar Nuri Öztürk Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. “O sizi tek bir nefisten yarattı ve eşini de ondan var etti… Zümer/6”, “Ey insanlar, sizi tek bir nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup sakının. Nisa/1”. Söz konusu ayetlerde geçen nefisten mânâ nedir? Nefis, “can, ruh, zihin, hayat, canlı varlık, yaşayan yaratık, insan, şahıs, fert, cevher, tabiat, temayül, arzu etmek, şehvet, istek, kişisel hüviyet, zat” gibi çok farklı anlamları içeren bir kavramdır. Tefsirler, buradaki nefsin Hz. Âdem ile ilintili olduğunda ittifak etmektedir. Ancak, nefis Hz. Âdem’in şahsını mı, yoksa O’nun da yaratıldığı özü, cevheri mi işaret etmektedir?Bu konuda temel olarak iki görüş bulunmaktadır. Birincisine göre, Allah Hz. Âdem’i yaratınca, O’nu bir süre uyutmuş, sonra O’nun sol kaburgalarının birinden Hz. Havva’yı yaratmıştır. Hz. Âdem uyandığında, Hz. Havva’yı görüp, ona meyletmiştir. İkinci görüşe göre ise, buradaki mânâ Hz. Âdem’in eşinin de insan cinsinden yaratıldığını ifade tefsirlere göre, Hz. Havva’nın kaburga kemiğinden yaratıldığını belirten bilgiler İsrailiyât kaynaklı iken, bazı tefsirler, bu görüşe şiddetle itiraz ederler. Mevdudi, Nisa suresi 1. ayeti tefsir ederken; müfessirlerin genellikle Hz. Havva’nın Hz. Âdem’in kaburga kemiğinden yaratıldığını söylediklerini, Kitab-ı Mukaddes’te de aynı olaydan bahsedildiğini, Talmud’ta bundan başka Hz. Âdem’in onüçüncü kaburga kemiğinden yaratıldığının belirtildiğini, Kur’an’ın bu konuda sükût ettiğini, bunu destekler nitelikteki hadisin de anlaşılandan farklı bir anlama delalet ettiğini şu şekilde değerlendirebiliriz Arapça’da “minhâ” ibaresindeki “min” harfi cinse işaret etmektedir. Kur’ân’ın çeşitli sûrelerinde yer alan benzer tabirler “sizin cinsinizden” manâsında kullanılmıştır “Size kendi nefsinizden kendisiyle huzura kavuşabileceğiniz eşler yaratıp aranıza sevgi ve merhamet koyması O’nun delillerindendir. Rûm/21”, “Allah, sizin için kendi nefislerinizden eşler yaratmış ve kendi eşlerinizden size oğullar ve torunlar vermiş, sizi temiz azıklarla donatmıştır. Nahl/72”, “Size, kendi nefsinizden, sıkıntıya uğramanız ken­disine ağır gelen, size düşkün, mü’minlere karşı müşfik, merhametli bir peygamber gelmiştir. Tevbe/128” Diğer yandan, Arapça’da kelimeler müzekker eril ve müennes dişil olarak belirlenmiştir. Dişiye yönelik zamirler “hâ” şeklinde, erkeğe yönelik zamirler “hû” şeklindedir. Söz konusu ayetlerde geçen “minhâ” ifadesi “ondan” anlamına gelmektedir. Burada “o” ile kastedilen nefistir. Zira nefis, dişil bir kelimedir, yani “o nefisten” denmektedir. Nefis; yukarıda belirtildiği üzere, öz/cevher gibi anlamlara gelmektedir. Bu mânâda, Cenâb-ı Hak, Hz. Havva’yı, Hz. Âdem ile aynı mahiyetten, aynı özden, aynı cevherden yaratmıştır. Söz konusu âyetin “Ey insanlar” hitabı ile başlaması da, kadın ile erkek arasındaki söz konusu ortak insanî niteliğe işaret etmektedir. Erkek ve kadın, ikisi de aynı kökten, aynı cinsten, aynı özdendir; biri öbürünün tamamlayıcısı, eşidir. Allah erkeğin eşini de onun cinsinden kılmıştır ki, huzur ve sükûn ortaya kadınların kaburga kemiğinden yaratılmış olduğundan bahseden çeşitli hadisleri bulunmaktadır. Ancak bu hadisleri mütevâtir olan Kur’an ayetleri ışığında anlamak icap eder. Bu hadislerden birinde, “Kadınlara iyilikle muâmele edin, zîrâ kadın, kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri kısmı üst tarafıdır. Onu düzeltmeye çalışırsan kırılır, kendi hâline terk edersen devamlı eğri kalır. O hâlde kadınlara karşı iyi davranın. Buhârî, Enbiyâ, 1” buyrulmaktadır. Bu anlamda, bazı alimler tarafından bu tür hadisler, kadınların hassas, nazik ve kırılgan varlıklar olduğunu belirten, kadınlara iyi muameleyi tavsiye eden, evde izlenmesi gereken siyaseti belirten bir teşbih, mecazî nitelikte sözler olarak değerlendirilmiştir. Tıpkı, Efendimizin “Deve ağıllarında namaz kılmayın, çünkü onlar şeytandandır….” demesinde veya Veda haccı sırasında, Enceşe’nin güzel sesi ile develeri iyice hızlandırması ve hanımların tedirgin olması üzerine “Enceşe, aman kristalleri kırma! Dikkatli taşı!” demesinde olduğu gibi… Ayrıca, “kaburga kemiği” olarak tercüme edilen “الضلع” kelimesinin Arapça ve İbranice orijinalinin “fıtrat, mizaç, bünye” anlamlarına da geldiğini savunan ve bunun erkekle kadının aynı özden yaratıldığını ifade ettiğini belirten bilginler de vardır. Söz konusu kelimenin, “yan taraf” olarak da tercüme edilebileceği, bu durumda aynı varlığın bir yarısını erkeğin, bir yarısını da kadının oluşturduğu da belirtilen anlamlar arasındadır. Hadislerdeki ifadeler, hem ayetteki “nefis” ile uyumlu anlamları içermekte, hem de kaburga kemiği anlamıyla, mecazî nitelikte kadınların nazik ve nazenin fıtratlarını açığa vurmaktadır. Bununla birlikte, “kaburga kemiği”, biyolojik anlamıyla da algılansa, “esasen Hazreti Âdem’in herhangi bir tarafından Hazreti Havva’nın alınmasında hiçbir beis yoktur.” Bu da, yine Hz. Havva’nın Hz. Âdem ile aynı ontolojik kökenden geldiğini ifade etmektedir. Konuya Senai Demirci’nin edebî satırlarıyla son verelim“Bir rivayette Hazreti Havva’nın Hazreti Adem’in eğe kemiğinden yaratıldığı haber verilir. Eğe kemiği, erkeğin göğüs kafesinde yer alır; akciğeri çevreler, kalbi darbelerden korur. Bu konumuyla eğe kemiği, ne kadar da kadına benzer… Kadın da tıpkı eğe kemikleri gibi erkeğine nefes alacak bir yuva sunar, onun hayatına genişlik, göğsüne ferahlık kazandırır. Eğe kemikleri akciğeri çevreleyerek kalbe giden hayat yollarını açık tuttuğu gibi, doğrudan kalbi de korur. Bir kadının aşkı erkeğinin kalbine bu dünyada hayat suyu taşır, onu sancılı sevmelerden uzak tutar. Öyle ki, eğe kemiği kırılmadıkça kalbe zarar gelmez. Kadın da erkeğinin kalbini kırmamak adına kırılmayı, ezilmeyi göze alır. Eğe kemiğinin yapısı da kadına benzer. Güçlü fakat ince ve narindir. Kadın da sabırlıdır, acıya, ayrılığa ve vefasızlığa sabreder. Bununla birlikte, kolayca kırılıverecekmiş gibi inceciktir, tatlı bir kavisle erkeği saran zarif bir biçimi vardır. Eğe kemiği erkeğin yan tarafında yer alır. Kadın da varlığını ve koruduğunu hissettirmeden sessizce ve gizlice yanında durur erkeğinin.” Dr. Naim Tatlıcı32190 kez okunmuştur.32190 İnsanın Yaratılışı ile ilgili ayetler► Siz ölüler iken sizi dirilten yoktan var eden, sonra öldürüp tekrar diriltecek olan, sonra tekrar ona döndürüleceÄŸiniz bir Allah’a karşı nasıl kâfir olursunuz? 2/Bakara 28► Hani Rabbin meleklere “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağı demiÅŸti. Dediler ki “Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birini mi halife kılacaksın? Oysa bizler seni tüm eksiklerden tenzih ederek sana hamd etmekte ve seni takdis Allah dedi ki “Şüphesiz ki ben, sizin bilmediklerinizi 2/Bakara 30► Sizleri annelerinizin rahimlerinde dilediÄŸi gibi ÅŸekillendiren O’dur. Kendisinden baÅŸka ibadeti hak eden hiçbir ilah yoktur. O izzet sahibi, her ÅŸeyi maÄŸlup eden El-AzÃz, hüküm ve hikmet sahibi olan El-HakÃm’dir. 3/Âl-i İmran 6► Ey insanlar! Sizleri tek bir nefisten yaratan, ondan da eÅŸini yaratan ve o ikisinden de birçok erkek ve kadın türetip yeryüzünde yayan Rabbinizden korkup sakının. Kendisiyle istediÄŸiniz Allah’tan ve akrabalık baÄŸlarını koparmaktan korkup sakının. Şüphesiz ki Allah, sizin üzerinizde gözetleyicidir. 4/NÃsa 1► Sizi çamurdan yaratan sonra da öleceÄŸiniz zamanın müddetini belirleyen O’dur. DiriliÅŸ zamanının müddeti O’nun yanındadır. Sonra siz hâlâ şüphe edersiniz. 6/En'âm 2► O, sizi tek bir nefisten/Âdem’den yarattı. Bir karar kılınacak bir de emaneten durulacak yer vardır. Şüphesiz ki biz, anlayan bir topluluk için ayetlerimizi detaylı olarak açıkladık. 6/En'âm 98Kur’ân’ın mufassal/detaylandırılmış bir kitap olmasının hikmetleri için 6/En’âm, 55► Andolsun ki sizleri yarattık, sonra size ÅŸekil verdik, daha sonra meleklere “Âdem’e secde dedik. İblis dışında hepsi secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı. 7/A'râf 11► O, sizi tek bir nefisten Âdem’den yaratan ve sükûnete kavuÅŸsun diye ondan eÅŸini yaratandır. EÅŸini örtüp bürüyerek onunla beraber olunca, hafif bir yük yüklendi ve bir müddet onunla dolaÅŸtı. Yükü ağırlaşınca ikisi beraber Rableri olan Allah’a şöyle dua ettiler “Şayet bize salih bir evlat verirsen andolsun ki şükredenlerden olacağı 7/A'râf 189► Andolsun ki insanı, kokuÅŸmuÅŸ bir balçığın kuruyan çamurundan yarattık. 15/Hicr 26► Hani Rabbin, meleklere demiÅŸti ki “Şüphesiz ki balçığın kurumuÅŸ çamurundan bir insan yaratacağı 15/Hicr 28► İnsanı bir nutfeden/meniden yarattı. Bir de ne göresin! O insan, yaratıcısına karşı apaçık bir düşman kesilivermiÅŸ. 16/Nahl 4► Allah sizin için kendi nefislerinizden eÅŸler yarattı. EÅŸlerinizden de sizin için çocuklar ve torunlar yarattı. Sizi temiz ÅŸeylerle rızıklandırdı. Hâl böyleyken batıla inanıp Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorlar? 16/Nahl 72► Sizi ondan topraktan yarattık, ona geri çeviririz, bir kere daha sizi ondan çıkarırız/diriltiriz. 20/Tâhâ 55► Ey insanlar! Åžayet öldükten sonra dirilmeden yana şüphe içindeyseniz, şüphesiz ki sizi topraktan yarattık. Sonra bir damla meniden, sonra donmuÅŸ kan pıhtısından embriyo sonra da yaratılışı tamamlanmış, tamamlanmamış bir parça etten... bunları yapanın yeniden diriltmeye kâdir olduÄŸunu sizlere açıklamak için. DilediÄŸimizi belirli bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizleri birer bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da yetiÅŸkinlik çağına ulaÅŸmanız için size ömür veriyoruz. Sizden kimi ölüyor, kimi de ömrün en kötü çağına döndürülüyor ki, bildikten sonra hiçbir ÅŸey bilemesin. Sen yeryüzünü kurumuÅŸ/hareketsizleÅŸmiÅŸ görürsün. Üzerine su indirdiÄŸimizde önce titreÅŸir, sonra kabarır ve her göz alıcı çiftten bitkiler bitirir. 22/Hac 5► Andolsun ki, insanı süzülmüş çamurdan yarattık. 23/Mü'minûn 12► Sonra onu bir su damlası/meni olarak saÄŸlam bir yere/rahme yerleÅŸtirdik. 23/Mü'minûn 13► Sonra meniyi pıhtılaÅŸmış kan alak olarak yarattık. Sonra o kanı çiÄŸnenmiÅŸ bir et parçası mudÄŸa olarak yarattık. Sonra o et parçasını kemik olarak yarattık, sonra da kemiÄŸe et giydirdik. Sonra onu sureti, aklı, duyguları olan bambaÅŸka bir varlık olarak inÅŸa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir. 23/Mü'minûn 14► Sizi yeryüzünde yayan/çoÄŸaltan O’dur. Ve O’na haÅŸrolacaksınız/diriltilip, huzurunda toplanacaksınız. 23/Mü'minûn 79► İnsanı sudan yaratan ve ona nesep/soy ve sıhriyet/nikâh yolu ile akrabalık baÄŸları veren O’dur. Senin Rabbin her ÅŸeye güç yetirendir. 25/Furkân 54► Diriyi ölüden, ölüyü diriden çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzüne hayat verir. Siz de iÅŸte böyle kabirlerinizden çıkarılırsınız. 30/Rûm 19► Sizi topraktan yaratması, sonra da sizlerin üreyip çoÄŸalarak insan olarak yayılmanız O’nun kudret ve azametine delil olan ayetlerindendir. 30/Rûm 20► Sizi zayıflıktan yaratan, zayıflıktan sonra size kuvvet veren, sonra kuvvetin ardından size zayıflık ve yaÅŸlılık veren Allah’tır. DilediÄŸini yaratır. O, her ÅŸeyi bilen El-AlÃm, her ÅŸeye güç yetiren, mutlak kudret sahibi olan El-KadÃr’dir. 30/Rûm 54► Şüphesiz ki kıyametin ne zaman kopacağına dair bilgi Allah’ın katındadır. O yaÄŸmuru indirir, rahimlerde olanı bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse hangi yerde öleceÄŸini bilemez. Şüphesiz ki Allah, her ÅŸeyi bilen AlÃm, her ÅŸeyden haberdar olan HabÃr’dir. 31/Lokmân 34► O Allah ki; yarattığı her ÅŸeyi en güzel ve en saÄŸlam yapan, insanı yaratmaya çamurdan baÅŸlayandır. 32/Secde 7► Sonra onun neslini, deÄŸersiz bir suyun özünden yaratandır. 32/Secde 8► Sonra onu, tam bir ÅŸekilde düzene koyup ona ruhundan üfleyendir. Sizin için kulaklar, gözler ve kalpler yaratandır. Ne kadar az şükrediyorsunuz! 32/Secde 9► Allah, sizleri topraktan, sonra bir damla sudan yarattı. Sonra sizi çift kıldı. O’nun bilgisi dışında bir diÅŸi ne gebe kalır ne de doÄŸurur. YaÅŸayan birinin ömrünün uzatılması da, kısaltılması da mutlaka bir Kitap’ta yazılıdır. Şüphesiz ki bu, Allah’a kolaydır. 35/Fâtır 11► Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri varlıklardan çifter çifter yaratan Allah, tüm eksikliklerden münezzehtir. 36/YâsÃn 36► İnsan, onu bir su damlasından yarattığımızı görmedi mi? Åžimdi apaçık bir düşman kesilivermiÅŸtir. 36/YâsÃn 77► Sor bakalım onlara! Onların yaratılışı mı daha zorlu, yoksa yer, gök, daÄŸ gibi diÄŸer yarattıklarımız mı? Şüphesiz ki biz, onları yapış yapış bir çamurdan yarattık. 37/Saffât 11► Hani Rabbin, meleklere demiÅŸti ki “Muhakkak ki ben, çamurdan bir insan yaratacağı 38/Sâd 71► Sizi, tek bir nefisten yarattı, sonra ondan eÅŸini var etti. Size, hayvanlardan sekiz çift indirdi. Sizi annelerinizin karnında, üç karanlık içinde, bir yaratılış evresinden baÅŸka bir yaratılış evresine geçirerek yaratmaktadır. İşte bu, sizin Rabbiniz Allah’tır. Hâkimiyet/egemenlik yalnızca O’na aittir. O’ndan baÅŸka ibadeti hak eden hiçbir ilah yoktur. Buna raÄŸmen nasıl da tevhidden ÅŸirke çevriliyorsunuz! 39/Zümer 6► O; sizleri topraktan, sonra bir damla sudan, sonra kan pıhtısından embriyo yaratandır. Sonra sizi anne karnından bebek olarak çıkarmakta, sonra yetiÅŸkinlik çağına eriÅŸmeniz, sonra da yaÅŸlanmanız için size ömür bahÅŸetmektedir. Sizden bazınızın canı daha önce alınır. BelirlenmiÅŸ bir zamana eriÅŸmeniz ve akletmeniz için Allah, yaÅŸamı böyle takdir etmiÅŸtir. 40/Mü’min Äžafir 67► Sizin yaratılışınızda ve yeryüzünde yaydığı canlılarda da yakinen inanan bir topluluk için ayetler vardır. 45/Câsiye 4► Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiÄŸi vesveseleri de biliriz. Biz, ona, ÅŸah damarından daha yakınız. 50/Kâf 16► KuÅŸkusuz çiftleri, erkek ve diÅŸi olarak yaratan O’dur. 53/Necm 45► Rahme atılan bir damla meni suyundan. 53/Necm 46► Sizi biz yarattık. DirilteceÄŸimizi tasdik etmeniz gerekmez mi? 56/Vâkıa 57► Dökmekte olduÄŸunuz meniyi gördünüz mü? 56/Vâkıa 58► Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz? 56/Vâkıa 59► “Oysa O, sizi merhale merhale yaratmıştır. Nutfe merhalesi, embriyo merhalesi...” 71/Nûh 14► O, akıtılan meniden bir damla deÄŸil miydi? 75/Kıyâmet 37► Sonra kan pıhtısı embriyo olmadı mı? Allah onu yaratıp düzenledi. 75/Kıyâmet 38► Ondan erkek ve diÅŸi olan iki sınıf yarattı. 75/Kıyâmet 39► İnsan üzerinden öylesine uzun bir zaman geçti ki; bu zaman zarfında o, anılmaya deÄŸer bir ÅŸey deÄŸildi. 76/İnsân 1Ayet, insana ne olduÄŸunu ve nereden geldiÄŸini hatırlatmaktadır. Bir zamanlar olmayan, kimsenin anmadığı bir ÅŸeyken Allah’ın cc yaratmasıyla vücut bulan, var olan ve bilinen insan, nasıl olur da Rabbine ortak koÅŸup O’nun ölüleri dirilteceÄŸini inkâr eder!► Şüphesiz ki biz insanı, birbirine karışmış kadın ve erkeÄŸin suyundan yarattık. Onu deniyoruz/imtihan ediyoruz. Bu sebeple de onu iÅŸiten ve gören bir varlık yaptık. 76/İnsân 2► Sizi deÄŸersiz bir sudan yaratmadık mı? 77/Mürselât 20► Sonra sizi o saÄŸlam yerleÅŸim yerine rahme yerleÅŸtirdik. 77/Mürselât 21► Bilinen bir zamana kadar. 77/Mürselât 22► Allah onu hangi ÅŸeyden yarattı? 80/Abese 18► Bir damla sudan yarattı ve takdir etti. 80/Abese 19► Sonra ona yolu kolaylaÅŸtırdı. 80/Abese 20► Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın? 86/Târık 5► Tazyikle atılan bir sudan yaratıldı. 86/Târık 6► O, bel kemiÄŸi ile omurga arasından çıkar. 86/Târık 7► Andolsun incire ve zeytine, 95/TÃn 1► Sina’daki Tur Dağı’na, 95/TÃn 2► Ve bu güvenli beldeye. 95/TÃn 3► Andolsun ki, insanı en güzel surette yarattık. 95/TÃn 4► Sonra onu esfel-i safiline aÅŸağıların aÅŸağısına çevirdik. 95/TÃn 5► O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. 96/Alak 2 Abdülbaki Gölpınarlı Meali Ey insanlar, sizi tek bir candan yarattı, o canın eşini de ondan yaratıp ikisinden birçok erkek ve kadın türetti. Sakının Allah'tan ki onunla haklarınızı dilemektesiniz ve akrabalık hukukuna da riayet edin. Şüphe yok ki Allah, sizi tamamıyla görüp gözetmededir.* Nisa 1 Abdullah Parlıyan Meali Ey insanlar! Sizi tek bir kişiden yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden pek çok kadın ve erkekler meydana getiren Rabbinize karşı, sorumluluğunuzun bilincinde olun. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyun ve akrabalık bağlarını gözetin. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde daima gözetleyicidir.* Nisa 1 Adem Uğur Meali Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.Nisa 1 Ahmet Hulusi Meali Ey insanlar, sizi tek bir nefsten benlikten yaratan bütün beyinlerde tek bir "BEN" kavramı vardır. Bu "BEN" daha sonra beynin açılımlarına göre çeşitlenen özelliklerle farklı "benlik"ler halini alır. Ki bu oluşmuş "benlik"tir. Ana "ben" ise tektir orijin "ben"dir. A. H. ve ondan da kendi eşini bedensel benlik halk eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın üretip Dünya'ya yayan Rabbinizden korunun! Korunun O Allah'tan ki, siz O'nun hürmetine kişinin hakikatinin Esma olması sebebiyle hakikatte Allah'tan ve de Rahıymlerin hatırına Esma mertebesinin oluşturduğu insani hakikat dolayısıyla birbirinizden istersiniz. Çünkü Allah, Esma'sıyla sizi her an kontrolünde tutandır Rakıyb'dır. Nisa 1 Ahmet Tekin Meali Ey insanlar, sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkeklerin ve kadınların üremesini sağlayıp yaygınlaştıran Rabbinize sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Adını kullanarak biri birinizden istekte bulunduğunuz Allah'a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun, akrabalık bağlarını, akrabalık haklarını koruyun. Unutmayın ki, devamlı Allah'ın denetimi altındasınız.* Nisa 1 Ahmet Varol Meali Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan, o candan kendi eşini yaratan ve bu ikisinden çok sayıda erkekler ve kadınlar türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık haklarını gözetmemekten sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.Nisa 1 Ali Bulaç Meali Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip yayan Rabbinizden korkup sakının. Ve yine kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah'tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. Nisa 1 Ali Fikri Yavuz Meali Ey insanlar, sizleri bir tek şahıstan Hz. Âdem'den yaratan, o şahıstan da eşini Havva'yı vücuda getiren, ikisinden bir çok erkeklerle kadınlar üreten Rabbinizden korkun ve günah yapmaktan sakının; ve yine kendisine hürmet göstererek birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah adına senden istiyorum, dediğiniz Allah'dan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının. Şüphesiz ki Allah, üzerinize gözcü bulunuyor.Nisa 1 Ali Rıza Sefa Meali Ey insanlar! Sizi, bir tek benlikten yaratan, onun eşini ondan yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın türetip yayan Efendinize karşı sorumluluk bilincine erişin. Ve birbirinize O'nunla dileklerde bulunduğunuz Allah'a yönelik sorumluluk bilinci taşıyın. Yakın akrabalık ilişkilerini de gözetin. Kuşkusuz, Allah, üzerinizde Gözetleyendir.[78] 78Kadının yaratılışı, bu ayetle birlikte 7189, 3021 ve 396 ayetlerinde, "Erkeğin benliğinden yaratıldı!" biçiminde bildirilmiştir. Aynı konu, Tevrat, Yaratılış 221-23 ayetlerinde, şöyle yazılıdır "Rab, Âdem'e derin bir uyku verdi; Âdem uyurken, onun kaburga kemiklerinden birini alıp, yerini etle kapadı. Âdem'den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak, onu Âdem'e getirdi. Âdem, şöyle dedi İşte bu, kemiklerimden alınmış kemik; etimden alınmış ettir. Ona, kadın denilecek. Çünkü o, adamdan alındı.'" Nisa 1 Ali Ünal Meali Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan onunla aynı tür ve mahiyetten de eşini yaratarak, bu ikisinden pek çok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. “Allah hakkı için” deyip adını anarak birbirinize karşı istekte bulunduğunuz Allah’a saygısızlık etmekten ve rahimlerin hakkını annebaba, aile ve akraba hukukunu ihlâlden de sakınınız –gerek yakınlarınızla gerekse bütün insanlarla olan münasebetlerinizde takva esasları üzerinde hareket ediniz. Hiç şüphesiz Allah, üzerinizde her yaptığınızdan haberdar bir gözetleyicidir.Nisa 1 Bahaeddin Sağlam Meali Ey bütün insanlar fakiriyle, zenginiyle, kadınıyla, erkeğiyle sizi nefs-i vahide tür birliği içinde yaratan ve o türün eşlerini aynı cinsten yani erkeği kadından, kadını erkekten yaratan ve onlardan çok erkek ve kadınlar yayan Rabbinizizin adalet ve eşitlik yaslarını çiğnemekten sakının, adına birbirinizden istekte bulunduğunuz Allah’ın hukukuna ve akrabalık haklarına riayet etmemekten de sakının.. Şüphesiz Allah, sizin durumunuzu bilip gözetleyendir.* Nisa 1 Bayraktar Bayraklı Meali Ey insanlar! Sizi tek bir cevherden/nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan Rabbinizden sakınınız. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakınınız. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. Nisa 1 Bekir Sadak Meali Ey Insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan esini var eden ve ikisinden pek cok erkek ve kadin meydana getiren Rabb'inize hurmetsizlikten sakinin. Kendisi adina birbirinizden dilekte bulundugunuz Allah'in ve akrabanin haklarina riayetsizlikten de sakinin. Allah suphesiz hepinizi gorup gozetmektedir.Nisa 1 Besim Atalay Meali Ey insanlar! Hepinizi bir kişiden yaratan, ondan eşini de çıkaran, bunlardan da bir hayli erkek, dişi üreten, birbirinizle antlaştığınızda, onun adiyle antlaştığınız Allahtan sakınınız, hısımları sayın, Allah sizin üstünüzde gözeticidir Nisa 1 Celal Yıldırım Meali Ey insanlar! Sizi bir tek nefs can olan Âdemden yaratan, ondan da eşini meydana getiren ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz ki, Allah üzerinizde kusursuz bir gözeticidir.Nisa 1 Cemal Külünkoğlu Meali Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, onun özünden maddesinden de eşini var eden ve her ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Kendisi adına yemin edip birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının! Şüphesiz ki Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir/sizi kontrol edendir. * Nisa 1 Diyanet İşleri Eski Meali Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabb'inize hürmetsizlikten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın haklarına riayetsizliktende sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir.Nisa 1 Diyanet İşleri Yeni Meali Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın meydana getirip yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir. Nisa 1 Diyanet Vakfı Meali Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. Nisa 1 Edip Yüksel Meali İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan, ikisinden pek çok erkek ve kadın üreten Rabbinizi dinleyin. Adına birbirinizden isteklerde bulunduğunuz ALLAH'a saygı gösterin; akrabalara da... ALLAH elbette sizi Gözetlemektedir. Nisa 1 Elmalılı Orjinal Meali Ey o bütün insan kömeleri! Sakının o Rabbınıza karşı gelmekten ki sizleri bir tek nefisten yarattı, ondan eşini yarattı da ikisinden bir çok erkekler ve dişiler üretti, sakının o Allaha karşı gelmekten ki siz onun ve o rahimlerin hurmetine biribirinizden dilek dilersiniz, çünkü o Allah üzerinizde gözcü bulunuyor Nisa 1 Elmalılı Yeni Meali Ey bütün insan kümeleri, sizleri birtek kişiden yaratan sonra ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının! O Allah'a karşı gelmekten korkun ki, siz O'nun ve o rahimlerin akrabalık hürmetine birbirinizden isteklerde bulunursunuz. Şüphesiz ki Allah, üzerinizde gözcü bulunuyor. Nisa 1 Erhan Aktaş Meali Ey insanlar! Sizi, tek bir nefisten[1] yaratan, ondan eşini yaratan ve o ikisinden birçok erkek ve kadını üreten Rabb'inize karşı takvalı[2] olun. Birbirinizden yararlanasınız diye akrabalık bağını kuran Allah'a karşı takvalı[2] olun. Kuşkusuz, Allah, sizi gözetmektedir. 1Özden, türden. Âdem'in eşi, ademden değil, ikisi de aynı özden, aynı mayadan, aynı türden buyruklarına, içtenlikle uymak suretiyle; o buyrukları kendinize koruyucu yapın, onlarla kendinizi kötü ve zararlı şeylere karşı korumaya, güvenceye alın. Nisa 1 Gültekin Onan Meali Ey insanlar, sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip yayan rabbinizden korkup sakının. Ve yine kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Tanrı'dan ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Tanrı, sizin üzerinizde gözeticidir. Nisa 1 Hakkı Yılmaz Meali Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten oluşturan, ondan eşini oluşturan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip yayan Rabbinizin koruması altına girin. Ve kendisiyle birbirinizle dilekleştiğiniz Allah'ın ve akrabalığın koruması altına girin. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. Nisa 1 Halis Bayancuk Ebu Hanzala Meali / Ey insanlar! Sizleri tek bir nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve o ikisinden de birçok erkek ve kadın türetip yeryüzünde yayan Rabbinizden korkup sakının. Kendisiyle istediğiniz Allah’tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan korkup sakının. Şüphesiz ki Allah, sizin üzerinizde gözetleyicidir. Nisa 1 Harun Yıldırım Meali Ey insanlar, sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan eşini yaratan ve her ikisinden pek çok erkek ve kadın türeten Rabbinizden sakının. Kendisiyle birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık bağını kesmekten de sakının. Muhakkak ki Allah sizi hakkıyla gözetlemekte olandır! Nisa 1 Hasan Basri Çantay Ey insanlar, sizi bir tek candan yaratan, ondan da yine onun zevcesini vücude getiren ve ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar türeten Rabbiniz e karşı gelmek den çekinin. Kendisi nin adını öne sürmek suretiy le birbirinize dileklerde bulunduğunuz Allahdan ve akrabalık bağlarını kırmak dan sakının. Çünkü Allah sizin üzerinizde tam bir gözeticidir. Nisa 1 Hayrat Neşriyat Meali Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten Âdem'den yaratan, ondan da eşini Havvâ'yıyaratarak yeryüzüne ikisinden birçok ricâl erkekler ve nisâ kadınlar yayan Rabbinizden sakının! O'nun hakkına birbirinizden isteklerde bulunuyor olduğunuz Allah'dan ve akrabâlık bağlarını koparmaktan sakının! Şübhesiz ki Allah, sizin üzerinizde tam bir gözeticidir. Nisa 1 Hubeyb Öndeş Meali / Ey insanlar! Sizi, bir tek candan yaratan, ondanonun türünden¹, onun çiftini yaratan, o ikisinden pek çok erkekler ve kadınlar savuran [meydana getiren] RAB'binize karşı gelmekten sakının! Kendisiyle soruşturduğunuz/istekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve Rahimler'den de sakının. kesinlikle Allah, [en başından beri] üzerinizde devamlı bir gözetleyendir. Nisa 1 Hüseyin Atay Meali Ey insanlar! Sizi tek bir canlıdan yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden de pek çok erkek ve kadın yayan Rabbinize saygılı olun. Adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah a ve yakın hısımlara saygılı olun. Doğrusu, Allah sizi gözetmektedir. Nisa 1 İbni Kesir Meali Ey insanlar; sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınızdan korkun. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'dan korkun da, akrabalık bağını kesmekten sakının. Muhakkak ki Allah; sizin üzerinizde tam bir gözeticidir. Nisa 1 İlyas Yorulmaz Meali Ey İnsanlar! Sizi tek bir nefisten, aynı nefisten cins-insan nevi eşini yaratan, ikisinden de erkekler ve kadınları çoğaltıp yeryüzüne yayan Rabbinizden korunun. Birbirinizden onun adına istediğiniz Allah dan ve akrabalık bağlarına uymamazlıktan sakının. Allah sizi gözetendir. Nisa 1 İskender Ali Mihr Meali Ey insanlar, Rabbiniz'e karşı takva sahibi olun. O ki, sizi bir tek nefsten Âdem Aleyhis selâm’dan yarattı. Ve ondan zevcesini yarattı ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yaydı. Ve O’nunla O’nun adı ile birbirinize dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı takva sahibi olun ve rahimlerden akrabalık haklarından sakının. Muhakkak ki Allah, sizin üzerinizde murakıbtır sizi kontrol edendir. Nisa 1 İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali Ey insanlar! Çalabınızdan sakının. O çalabınızdan ki sizi bir tek özden yarattı, sonra ondan eşini de yarattı, sonra da bu ikisinden birçok erkek, kadın üretti. Biribirinize karşı dilekte bulunurken adını verdiğiniz Allah'tan sakının. Kan bağlarına karşı saygı gösterin. Çünkü Allah sizi gözetici olandır. Nisa 1 Kadri Çelik Meali Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinizden sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir.* Nisa 1 Mahmut Kısa Meali Ey insanlar!Sizi ilkönce bir tek candan yani Âdem’den yaratan, sonra onunla aynı özden, aynı unsurdan Havvâ adındaki eşini var eden veböylece, bu ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar üretip yeryüzüneyayan Rabb’inize gönülden bağlanarak buyruklarına itaat edin, dürüst ve erdemlice bir hayat sürerek kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakının! Öyleyse, “Allah aşkına! Allah’a yemin olsun! Allah şahittir ki!” diyerek adına yeminler edip dileklerde bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının, emirlerine sımsıkı sarılarak kötülüklerden korunun ve aranızdaki akrabalık bağlarını koparmamaya büyük özen gösterin! Zira hiç unutmayın ki üstünüzde, sizi sürekli gözetleyen bir Allah var! İşte bu gerçeği hiç unutmadan, zayıf ve çaresiz kimselere kol kanat gerin, özellikle de yetimlerin hakkını çiğnememeye büyük özen gösterin* Nisa 1 Mehmet Türk Meali Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten1 yaratan ve onun eşini de kendi cinsinden2 yaratıp ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar meydana getiren Rabbinize karşı, hata etmekten sakının. Ve birbirinizden dilekte bulunurken, adına yemin verdiğiniz Allah’tan ve akrabalık3 bağlarını koparmaktan da sakının. Şüphesiz Allah, sizi her an görüp gözetendir.* Nisa 1 Muhammed Celal Şems Meali Ey insanlar! Hepinizi tek bir candan yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getirip, yeryüzüne dağıtan Rabbinizin takvasını benimseyin. Adı ile birbirinizden haklarınızı dilediğiniz Allah’ın takvasını benimseyin. Özellikle akrabalarınızın hakkını koruyun. Şüphesiz Allah üzerinizde gözeticidir. Nisa 1 Muhammed Esed Meali Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Kendisi adına birbirinizden haklarınızı talep ettiğiniz Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyun ve bu akrabalık bağlarını gözetin. Şüphesiz Allah, üzerinizde daimi bir gözetleyicidir. Nisa 1 Mustafa Cemil Kılıç Meali Ey insanlar, sizi bir tek özden yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türetip yeryüzüne yaymış olan rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına saygısızlık etmekten de sakının. Kuşkusuz Allah, sizin üzerinizde bir gözetleyicidir. Nisa 1 Mustafa Çavdar Meali Ey insanlar! Sizi tek bir özden/candan yaratan, ondan da eşini yaratan, bu ikisinden de birçok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinizden/sahibinizden çekinin. O Allah’tan korkun ki O’nun adına birbirinizden talepte bulunur ve akraba olursunuz. Allah, sizi gözetendir. Bknz 2/21 - 32/7»32/8 - 40/67 - 57/4 - 13/11 Nisa 1 Mustafa Çevik Meali Ey insanlar! Sizi ve eşinizi aynı özden birçok erkek ve kadın olarak yaratan Allah’tan sakının. Birbirinizden haklarınızı talep ederken, adına yeminler ettiğiniz Allah’a karşı sorumluluklarınızın bilincinde olun. O’na karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah sizin nasıl yaşadığınızı görüp gözetlemektedir. Nisa 1 Mustafa İslamoğlu Meali Ey insanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini yaratan ve her ikisinden de birçok erkek ve kadın var eden Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Kendisi adına birbirinizden hak talebinde bulunduğunuz Zat'a ve bu insanlık bağına karşı sorumluluk duyun. Kuşkusuz Allah, üzerinizde daimi bir gözetleyicidir. Nisa 1 Osman Okur Meali Ey insanlar! Sizi tek bir cevherden/nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve ikisinden yani ikili çiftlerden birçok erkek ve kadın üretip yayan Rabbinizden sakınınız. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakınınız. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. Nisa 1 Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ey insanlar! O Rabbinizden korkunuz ki, sizi bir nefisten yaratmıştır ve ondan da zevcesini yaratmıştır. Ve o ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar türetmiştir. Ve Allah-ü Azîmüşşan'dan korkunuz ki, O'nunla birbirinizden dilekte bulunursunuz, rahîmlerden de korkunuz ki, şüphe yok ki, Allah Teâlâ üzerinize nâzir bulunmaktadır. Nisa 1 Ömer Öngüt Meali Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan ve ondan eşini vâredip, ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize hürmetsizlikten sakının. Kendisinin adını öne sürerek birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının. Allah şüphesiz ki sizin üzerinizde murakabe edicidir hepinizi görüp gözetmektedir. Nisa 1 Ömer Sevinçgül Meali Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan, ondan eşini var eden, o ikisinden çok sayıda erkekler ve kadınlar meydana getiren Rabbinizden sakının! Kendisi adına birbirinizden istekte bulunduğunuz Allah’ın ve yakınların haklarını yerine getirememekten sakının! Allah sizi her an gözetlemektedir! Nisa 1 Sadık Türkmen Meali Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten/döllenmiş yumurtadan/hücreden yaratan ve eşini de ondan aynı döllenmiş yumurtadan/hücreden yaratan, ikisinden de yeryüzünün her tarafına yayarak aile oluşturan; çok sayıda erkek ve kadın yaratarak yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının! Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz, Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir. Nisa 1 Seyyid Kutub Meali Ey insanlar, Rabbinizden korkunuz. Ki O sizi tek bir kişiden türetti, o tek kişinin eşini de kendi özünden yarattı, sonra bu çiftten çok sayıda erkek ve kadın meydana getirerek yeryüzüne yaydı. Karşılıklı dileklerinizi adına bağladığınız Allah'tan ve akrabalık bağlarını çiğnemekten sakınınız. Hiç kuşkusuz Allah sizi sürekli gözetmektedir. Nisa 1 Suat Yıldırım Meali Ey insanlar! Sizi bir tek kişiden yaratan ve ondan da eşini yaratıp o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anıp Kendisini vesile ederek birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a saygısızlık etmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakınınız. Allah sizin üzerinizde tam bir gözeticidir. Nisa 1 Süleyman Ateş Meali Ey insanlar, sizi bir tek nefisten nefes alan candan yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun; adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalıkbağlarını kırmaktan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözetleyicidir. Nisa 1 Süleymaniye Vakfı Meali Ey İnsanlar! Atanızı[1] bir tek nefisten[2] yaratan, eşini de o nefisten yaratan, o ikisinden pek çok erkeği ve kadını üreten[3] Sahibinizden çekinerek kendinizi koruyun[4]. Birinden bir şey isterken adını andığınız Allah'a, bir de akrabalık bağlarına saygılı olun. Allah sizi gözetlemektedir. 1İltifat2 O nefis döllenmiş yumurtadır. Fasih Arapça'da zevc kelimesinin müennesi dişisi yoktur. Kadın erkeğin zevci, erkek de kadının zevcidir. Hem Adem hem de Havva, aynı nefisten yani döllenmiş yumurtadan yaratılmıştır. İnsan Suresi 76/2. ayette "Biz insanı karışımı zengin olan bir nufteden yarattık." buyrulmaktadır. Bu ayette de "Ey insanlar, sizi bir tek nefisten yaratan Rabbinizden çekinin!" buyrulduğuna göre iki ayeti birlikte okuduğumuzda "Ey insanlar, hepinizi hem sizi hem de eşlerinizi karışımı zengin olan bir döllenmiş yumurtadan yaratan Rabbinizden çekinin!" anlamı çıkmaktadır. Bu meal çalışmasının tamamında insanın yaratılışına dair bilgi veren ayetlerdeki nefis' kelimesi için "döllenmiş yumurta" manası bu gerekçeyle seçilmiştir. Yaratılışla ilgili olmayan ayetlerde nefis kelimesi bazen beden, bazen ruh bazen de bunların birleşmiş hali manasında kullanıldığından ona göre anlam sahibi olun Allah'tan çekinerek korunan, kendinifıtratını bozmayan Nisa 1 Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali Ey insanlar! Sizi tek bir canlıdan yaratan, ondan eşini, o ikisinden de pek çok erkek ve kadını var eden Rabbinizden çekinin. Adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Çünkü O, bütün yaptıklarınızı gözetmektedir. Nisa 1 Şaban Piriş Meali Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan, ondan da eşini yaratan, bu ikisinden de bir çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinizden korkun. O Allah'tan korkun ki Onun adına birbirinizden talepte bulunur ve akrabalık tesis edersiniz. Allah, sizi gözetlemektedir. Nisa 1 Talat Koçyiğit Meali Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan, yine ondan eşini meydana getirip her ikisinden bir çok erkek ve kadınlar türeten Rabbınızdan sakının. Kendi adı ile birbirinizden istediğiniz Allah'tan ve akrabalık bağlarını koparmak tan sakının. Allah, şüphesiz, sizin üzerinizde hakkıyle gözeticidir. Nisa 1 Tefhimul Kuran Meali Ey insanlar, sizi tek bir nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip yayan Rabbinizden korkup sakının. Ve yine kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah'tan ve akrabalık bağlarını koparmak tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. Nisa 1 Ümit Şimşek Meali Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan Rabbinizden sakının ki, o tek candan da eşini yarattı, ikisinden ise nice erkekler ve kadınlar türetti. Onun adını vererek birbirinizden istekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının. Şurası muhakkak ki, Allah sizi görüp gözetmektedir. Nisa 1 Yaşar Nuri Öztürk Meali Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini vücuda getiren ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anarak birbirinizden dilekler dilediğiniz Allah'tan korkun. Rahimlerin haklarına saygısızlıktan da sakının. Şu bir gerçek ki Allah, Rakib'dir, sizin üzerinizde sürekli ve titiz bir gözetleyicidir. Nisa 1

sizi tek bir nefisten yaratan ayeti